olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
13 Ekim, 2024, Pazar
  • DOLAR
    34.07
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2733.2
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57623.74$
olay köşe yazısı üstü

Doğru İmanın Alameti

01 Temmuz 2022, Cuma 09:54

Muhterem Kardeşlerim…

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Doğru imanın alameti, kâfirleri düşman bilip, onlara mahsus olan ve kâfirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır; çünkü İslam ile küfür, birbirinin aksidir. Bunlardan birine kıymet vermek, diğerine hakaret ve kötülemek olur. Allah’ın düşmanlarını sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı Allah’a düşman olmaya sürükler. Bir kişi, kendini Müslüman zanneder. Kelime-i tevhidi söyler, inanıyorum der. Namaz kılar ve ibadet yapar. Hâlbuki bilmez ki, Allah’ın dostlarını sevmemek veya Allah’ın düşmanlarını sevmek onun imanını yok eder. (1/163)

Âyet-i Kerimelerde mealen buyuruluyor ki:

“Allah’a ve kıyamet gününe iman edenler; babaları, kardeşleri ve akrabası olsa da, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez.” [Mücadele 22]

“Ey iman edenler, bana ve size düşman olanları dost edinmeyin, sevmeyin!” [Mümtehine 1]

Hadis-i Şeriflerde de buyuruldu ki:

“Üç şey imanın lezzetini artırır: Allah ve Resulünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen Müslüman’ı Allah rızası için sevmek ve Allah’ın düşmanlarını sevmemek.” [Taberani]

“İmanın en sağlam temeli ve en kuvvetli alameti, Hubb-i Fillah, Buğd-ı Fillahtır.” [Ebu Davud] (Buğz, sevmemek, düşmanlık demektir. Buğd-ı Fillah, Allah için sevmemek, Allah için düşmanlık etmek demektir. Zıddı olan Hubb-i Fillah, Allah için sevmek, Allah için dost olmak demektir.)

“Allah’ın düşmanlarını düşman bilmeyen, hakiki iman etmiş olmaz.” [İ. Ahmed]

“Allah’ın dostunu seven, düşmanını düşman bilenin imanı kâmil olur.” [Ebu Davud]

Bir kimsenin imanlı olduğu, sadece yüzüne bakmakla anlaşılmaz. Namaz kılıyorsa, imanlı olduğu anlaşılır. Allah’tan korkup, bir günahı bırakmışsa, bu da iman alametidir. Yahut günah işleyince üzülmüşse, bu da imanlı olduğunu gösterir.

Bir Hadis-i Şerif:

“İyilik edince sevinen, günah işleyince üzülen gerçek mümindir.” [Tirmizî]

Müslümanları seviyor, din düşmanlarını ve bid’at ehlini sevmiyorsa, bu da iman alametidir.

Allahü Teâlâ’ya sevgisi varsa, bu da iman alametidir.

Bir Hadis-i Şerif:

“Kalpte iman demek, Allah’ı sevmek demektir.” [Deylemî]

İmanlı olmak da yetmez, doğru iman sahibi olmalıdır.

Allah'ı sevmek demek, O’nun dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilmektir. İmanın alâmeti, Hubb-i Fillah, Buğd-ı Fillah’tır. İmanlı olup olmamak buradan belli olur.

Mesela bir kimse, salih Müslümanları seviyor, kâfirleri, bid’at ehlini sevmiyorsa, o kişinin iman sahibi olduğu anlaşılır. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına da uyuyorsa, artık onun Müslüman olduğunda hiç şüphe kalmaz.

Efendim;

İman, Amentü'de bildirilen 6 esasa inanmaktır.

Hadis-i Şerifte buyuruluyor ki:

“İman; Allah’a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Ahiret gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], Kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim O’nun kulu ve Resulü olduğuma şehadet etmektir.” [Buhari, Müslim, Nesai] (Bunları kalb ile tasdik etmek de şarttır.)

İmanın kuvvetli olmasının alametleri çoktur.

Bu husustaki Hadis-i Şeriflerden birkaçı şöyledir:

“İmanı en kuvvetli mümin, güzel ahlaklı olandır. Yanına herkes kolayca yaklaşır, geleni gideni çok olur. Herkesle iyi geçinir. Çevresi ile iyi geçinemeyen de hayır yoktur.” [Taberani]

“Nerede olursa olsun, Allahü Teâlâ’yı unutmayanın imanı kuvvetlidir.” [Beyheki]

“Allah ve Resulünü her şeyden çok seven, sevdiğini yalnız Allah rızası için seven ve ateşe düşmekten çok, küfre düşmekten korkan imanın tadını bulur.” [Buhari]

“Birbirinizi sevmedikçe, iman etmiş olmazsınız.” [Taberani]

“Hayâ imandandır.” [Buhari]

“Temizlik imanın yarısıdır.” [Müslim]

“Ahde vefa [sözünde durmak] imandandır.” [Hâkim]

“Kendi aleyhine de olsa âdil davranmak imandandır.” [Bezzar]

“Musibete sabretmek imandandır.” [Bezzar]

“İman çıplaktır. Elbisesi takva, süsü hayâdır, sermayesi fıkıh, meyvesi ise ameldir.” [Deylemi]

“İman yetmiş küsur şubedir. En üstünü ‘La ilahe illallah’, en aşağısı da, yolda sıkıntı veren bir şeyi kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir.” [Tirmizi]

“İman, namaz demektir. Namazı itina ile, vaktine, sünnetine [ve diğer şartlarına] riayet ederek kılan mümindir.” [İ. Neccar]

“İmandan olan üç şey: Darlıkta infak etmek [Hayra harcamak], rastladığı Müslüman’a selam vermek ve kendi aleyhine de olsa adaletli davranmak.” [Nesai]

“Şu kimsenin imanı kuvvetlidir: Allah için yaptığı işlerde tanınmaktan hiç korkmaz, gösterişten uzak amel işler, iki işten biri ahirete, diğeri de dünyaya faydalı olsa, ahirete faydalı olanı tercih eder.” [Deylemi]

“Kötüleyen, lanet eden, fuhuş konuşan ve hayâsız olan mümin-i kâmil değildir.” [Buhari]

“Beni evladından, ana-babasından ve bütün insanlardan daha fazla sevmeyen, iman etmiş olmaz.” [Buhari]

“Kendi istediğini insanlar için de istemeyen, imana kavuşamaz.” [Ebu Ya'la]

Üst kısımdaki Hadis-i Şeriflere bakınca temiz olan herkes imanlı olur gibi yanlış anlaşılır. Hâlbuki bir kâfir de temiz olabilir. Bir kâfir de hayâlı olabilir. Bir kâfir de adaletli davranabilir. Bir kâfir de süsten kaçabilir. Hadisleri Âlimlerin açıklamaları ile okumak gerekir. Biz okursak yanlış anlarız.

Günah için de durum aynıdır. Günah işleyene kâfir denmez. “Söz taşıyan Cennete girmez” hadisinden maksat, günahının cezasını çekmeden yahut affa, şefaate kavuşmadan giremez demektir. “Gıybet eden Cehennemlik” hadisinden maksat, sevapları günahlarından az olursa, gıybet Cehenneme götürür demektir.

“Kalbinde zerre kadar kibir olan, Cennete giremez” hadisinden maksat, günahının cezasını çekmeden yahut affa, şefaate kavuşmadan Cennete giremez demektir.

Yine Hadis-i Şerifte, müminin her günahı yapabileceği, üç şeyi yapamayacağı, bunlardan birinin de yalan olduğu bildirilmiştir. Hadis-i Şeriften zahire göre, yalan söyleyenin mümin olmadığı anlaşılır. Kâmil mümin değil demektir. Ayrıca yalanın münafıklık alameti olduğu bildirilmiştir. Yalan söyleyen münafık değildir, fakat münafıklık alametinden birini işlemiş olur.

Bir zat, “Ya Resulallah, ana-baba, evladına zulmetse de rızalarını almayan Cehenneme girer mi” diye sorunca, cevaben 3 defa, “Evet zulmetseler de rızalarını almayan Cehenneme girer” buyurdu.

Sanki buradan ana babasının rızasını almayan kâfir gibi anlaşılıyor. Hâlbuki öyle değildir. Günahlarının cezasını çekmeden Cennete giremez demektir.

“Cimri, Cennete girmez”, “Cimrilik küfürdür” gibi hadis-i şerifleri açıklaması ile birlikte okumalıdır.

Açıklamasız okunursa yanlış anlamaya sebep olur. Cimrilik her ne kadar kötü ahlaktan ise de, imansızlık değildir. “Cimri, günahının cezasını çekmedikçe Cennete giremez” demektir. Hatta sevabı günahından çok gelirse, Cehenneme girmeden de Cennete gider. Affa ve şefaate uğrayarak da Cennete gidebilir.

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum