Türkiye Yazarlar Birliği (TYB)’nin, salgın günlerinde insanların hissettiklerini yazmaları ve yayınlanmak üzere göndermeleri duyurusu büyük ilgi gördü.
TYB Şanlıurfa Şubemizden Eğitimci / Yazar Mehmet Sarmış hocamızın “Korona Günleri” başlıklı yazısını paylaşmış olunduğunu görünce bende bir şeyler yazayım diye düşündüm. Gerçi kendime bile zaman ayıramıyorum ama bazı gazete ve sitelere köşe yazısı yazmak için, TYB Şanlıurfa Şubesinin Cuma Sohbetleri haberlerini çözüp haberleştirmek için ayırabildiğim zaman kadar bir zamanı da yine TYB için ayırıp yazayım diye düşündüm.
Aslında bu süreç çok ibret verici ve herkes için çok öğretici ve birçok kimsenin mağdur olduklarını, coronavirüs illetinin bir musibet olduğunu dile getirmelerine rağmen ben, hayra yormaktayım. Zira genel olarak düşündüğümde dünya milletleri, güçlüsü / zayıfı, zengini / fakiri adeta korkularından evlerine kapandılar. Kısaca ölümden korktuklarını resmen beyan ettiler ve Allahu Teâlâ’nın varlığını inkar edenler bile kabul ettiğini ilan etti.
Camileri kapatanlar, yapılmasına izin vermeyenler, ezan-ı Muhammedi’yi duymak istemeyen ve yasaklayanlar, adeta Müslümanlardan daha fazla Müslüman kesildi ve hepsine izin verdi. Sosyal medyadan görebildiğimiz kadarıyla namaz kılan Müslümanlara özenip namaz kılmak isteyenler bile dikkat çekti. Müslüman olanların yanı sıra, uzman bir Profesörün konferansında sadece Peygamber Efendimizin salgın hastalıkla ilgili, “Veba olduğunu işittiğiniz yere gitmeyin. Siz bir yerde iken orada veba meydana çıkarsa, oradan çıkmayın” ve “Veba hastalığı bulunan yerden kaçmak, savaşta kâfir karşısından kaçmak gibi, büyük günahtır” Hadis-i Şeriflerini anlatması, hatta Peygamber Efendimizin bu sözlerinin üzerine fazla konuşmaya gerek kalmadığını belirtmesi daha da önemli bir gelişmeydi diye düşünüyorum.
Bu arada; Dünyanın birbirine ne kadar bağlı ve bağımlı olduğunu, ne kadar zengin ve güçlü olursa olsun, hiçbir ülkenin ve hiçbir insanın tek başına kendini kurtaramayacağının farkına varması, zayıf gördükleri Türkiye’den nice güçlü ve zengin ülkelerin bu konuda yardım istemesi, Türkiye’nin de dünyanın birçok ülkesine yardım yapması hatta maske gibi bazı malzemeden hiç para bile almaması vs. daha birçok şey yazılabilir. İbret alınacak ve ders çıkarılacak bir dönemi azda olsa atlattık denilebilir.
İnsanoğlu her nekadar bu durumdan ders çıkarmış gözükse de hayat tam olarak normale döndüğünde gene bildiğini okuyacaktır diye düşünüyorum. Zira bu dönemde bile inanmayan yada ülkesine ihanet içersinde olanların iktidarı kötüleme pahasına her yanlışı yapmaya kalkıştıkları gibi…
Hayat normale dönecek mutlaka. Dünya üzerinde yaşayan hemen herkes özellikle temizliğin gerekliğini öğrendi ve zorunlu olarak, ölüm korkusundan da olsa temizliğe özen gösterecek. İnşaallah Müslümanların üzerine daha fazla gitmeyecekler. (Artık dünya üzerindeki Müslümanların sözcülüğünü adeta üstlenmiş ve huzur ve refahları için üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya çalışan, yapacağını da davranışlarıyla gösteren bir Türkiye var.) Bizlerde inancımızın gereğini en iyi şekilde devam edeceğiz inşaallah.
Efendim;
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi; “Benim için hayra vesile oldu” demiştik. Neden ve nasıl derseniz; 65 yaşa takılarak evimizde kalmayı yeğledik. Zira 50 yıllık gazeteci olmama rağmen, gerek haber geçtiğim ulusal gazetede önce imza sonrasında para veremeyecekleri belirtilip bir süre beklemem söylenmiş, seçim zamanlarında da AK Partinin Seçim Koordinasyon Merkezinde haber bölümünde görev almam hesabıyla (dedikodulara meydan vermemek için kendi gazetem olan ve Ankara, İstanbul gibi illerin en üst düzey yetkililerine, Devlet büyüklerimize, kendi bölgemizde ve ilimiz Şanlıurfa’da dağıtımını yaptığımız, hemde karşılık beklemeden okuyuculara ulaştırdığımız Güneydoğu HAKİKAT Gazetemizi ve sitesini kapattık. Ancak seçimle ilgili kendi yazdığımız ve kontrolümüzden geçen haberleri yine kendi facebook sayfamızda kullanıyorduk) Basın Mensubu olmamız hesabıyla kimliğimizi kullanarak bile dışarı çıkmadık.
İşte “Hayra vesile oldu” derken kastettiğim; 10 yılı aşkın bir süredir birkaç kitap hazırlığımız vardı ve bir türlü düzenleme, mizanpajını yapma fırsatı bulamıyordum. Öncelikle “Her Yönüyle Dünyanın İlk Yerleşim Yeri Harrân ve Harrân'da Yetişen Evliyânın Büyüklerinden HAYÂT BİN KAYS EL-HARRÂNΔ isimli daha önce basılmış olan kitabımızın genişletilmiş 3. Baskısını basıma hazır hale getirdik. (İlki Hayat Bin Kays El Harrani ve Harran olan kendi imkanlarımla, 2. Baskısı Kültür Bakanlığınca Hayat Bin Kays El Harrani ve İmam Muhammed Bakır ismiyle bastırılmıştı.)
Yine 650 sayfa civarında “Evliyalar, Enbiyalar ve Şanlıurfa” ismiyle bir kitabı hemen hemen tamamladım ve baskıya hazır hale getirdim. Şu an için 2 kitap hazırlığımı tamamlandı sayılır. Yeni bazı fotoğraflar çekip ekledikten sonra inşaallah baskıya veririz.
“HARRANLI (URFALI) PEYGAMBERLER” isimli bir kitap hazırlığımı da tamamlamaya gayret ediyorum.
Eee… Şimdi söyleyiniz bakalım; coronavirüs benim için hayra vesile olmamış mıdır? Çünkü öncesinde hiç boş vaktim olmuyordu. Kaldı ki; kitap mizanpajı ile uğraşırken, Cuma akşamları da Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesi Yönetim Kurulu üyesi ve gazeteci olmam hesabıyla konuklarımızın konuşmalarının ses kaydını çözerek habere dönüştürüp ülke genelindeki gazete ve internet sitelerine geçiyordum. Şükürler olsun…
Efendim;
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Sellalahualeyhivesellem’in Coronavirüs gibi salgın hastalık olan Veba ile ilgili Hadis-i Şeriflerini hatırlatarak yazımızı sonlandıralım…
Peygamber Efendimizin salgın hastalıkla ilgili şöyle buyurmuştur;
“Veba olduğunu işittiğiniz yere gitmeyin! Siz bir yerde iken orada veba meydana çıkarsa, oradan çıkmayın.” [Buhari, Müslim, Taberani]
“Veba hastalığı bulunan yerden kaçmak, savaşta kâfir karşısından kaçmak gibi, büyük günahtır.” [Taberani] (İhya)
Abdurrahman bin Avf da dedi ki; “Ben Resulullah'tan işittim, şöyle buyurmuştu;”
“Veba olduğunu işittiğiniz yere gitmeyin! Siz bir yerde iken orada veba meydana çıkarsa, oradan çıkmayın.” [Buhari, Müslim, Taberani]
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki;
Veba olan yerde, ölümden kaçıp da kurtulanlara yazıklar olsun. Kaçmayıp da ölenlere müjdeler olsun. Bunlar şehit sevabına kavuşurlar. Vebadan ölen savaşta ölen şehit gibidir. Ona sual sorulmaz. (1/299)
İmam-ı Gazalî Hazretleri buyuruyor ki;
Halife Hazret-i Ömer, bir kafileyle Şam’a gidiyordu. Şam’da veba hastalığı olduğunu işittiler. Kimi, “Şam’a girmeyelim” dedi. Kimi de, “Allahü Teâlâ’nın kaderinden kaçmayalım” dedi. Halife de, “Allahü Teâlâ’nın kaderinden, yine O’nun kaderine kaçalım, şehre girmeyelim” buyurdu.
Veba bulunan yerden dışarı çıkmanın yasak edilmesine sebep, sağlam olanlar çıkınca, hastalara bakacak kimse kalmaz, helâk olurlar. Veba bulaşıcı hastalıktır. Bu hastalık, [veba basilleri], herkesin içine yerleşince kaçanlar, hastalığı başka yerlere götürüp bulaştırmış olurlar ve kendileri de hastalıktan kurtulamazlar.
Allahü Teâlâ cümlemizi her haline şükreden, salih kullarından eylesin, türlü musibetlerden muhafaza eylesin efendim. (Amin)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müslüm Abacıoğlu
Coronavirüs hayra vesile oldu
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB)’nin, salgın günlerinde insanların hissettiklerini yazmaları ve yayınlanmak üzere göndermeleri duyurusu büyük ilgi gördü.
TYB Şanlıurfa Şubemizden Eğitimci / Yazar Mehmet Sarmış hocamızın “Korona Günleri” başlıklı yazısını paylaşmış olunduğunu görünce bende bir şeyler yazayım diye düşündüm. Gerçi kendime bile zaman ayıramıyorum ama bazı gazete ve sitelere köşe yazısı yazmak için, TYB Şanlıurfa Şubesinin Cuma Sohbetleri haberlerini çözüp haberleştirmek için ayırabildiğim zaman kadar bir zamanı da yine TYB için ayırıp yazayım diye düşündüm.
Aslında bu süreç çok ibret verici ve herkes için çok öğretici ve birçok kimsenin mağdur olduklarını, coronavirüs illetinin bir musibet olduğunu dile getirmelerine rağmen ben, hayra yormaktayım. Zira genel olarak düşündüğümde dünya milletleri, güçlüsü / zayıfı, zengini / fakiri adeta korkularından evlerine kapandılar. Kısaca ölümden korktuklarını resmen beyan ettiler ve Allahu Teâlâ’nın varlığını inkar edenler bile kabul ettiğini ilan etti.
Camileri kapatanlar, yapılmasına izin vermeyenler, ezan-ı Muhammedi’yi duymak istemeyen ve yasaklayanlar, adeta Müslümanlardan daha fazla Müslüman kesildi ve hepsine izin verdi. Sosyal medyadan görebildiğimiz kadarıyla namaz kılan Müslümanlara özenip namaz kılmak isteyenler bile dikkat çekti. Müslüman olanların yanı sıra, uzman bir Profesörün konferansında sadece Peygamber Efendimizin salgın hastalıkla ilgili, “Veba olduğunu işittiğiniz yere gitmeyin. Siz bir yerde iken orada veba meydana çıkarsa, oradan çıkmayın” ve “Veba hastalığı bulunan yerden kaçmak, savaşta kâfir karşısından kaçmak gibi, büyük günahtır” Hadis-i Şeriflerini anlatması, hatta Peygamber Efendimizin bu sözlerinin üzerine fazla konuşmaya gerek kalmadığını belirtmesi daha da önemli bir gelişmeydi diye düşünüyorum.
Bu arada; Dünyanın birbirine ne kadar bağlı ve bağımlı olduğunu, ne kadar zengin ve güçlü olursa olsun, hiçbir ülkenin ve hiçbir insanın tek başına kendini kurtaramayacağının farkına varması, zayıf gördükleri Türkiye’den nice güçlü ve zengin ülkelerin bu konuda yardım istemesi, Türkiye’nin de dünyanın birçok ülkesine yardım yapması hatta maske gibi bazı malzemeden hiç para bile almaması vs. daha birçok şey yazılabilir. İbret alınacak ve ders çıkarılacak bir dönemi azda olsa atlattık denilebilir.
İnsanoğlu her nekadar bu durumdan ders çıkarmış gözükse de hayat tam olarak normale döndüğünde gene bildiğini okuyacaktır diye düşünüyorum. Zira bu dönemde bile inanmayan yada ülkesine ihanet içersinde olanların iktidarı kötüleme pahasına her yanlışı yapmaya kalkıştıkları gibi…
Hayat normale dönecek mutlaka. Dünya üzerinde yaşayan hemen herkes özellikle temizliğin gerekliğini öğrendi ve zorunlu olarak, ölüm korkusundan da olsa temizliğe özen gösterecek. İnşaallah Müslümanların üzerine daha fazla gitmeyecekler. (Artık dünya üzerindeki Müslümanların sözcülüğünü adeta üstlenmiş ve huzur ve refahları için üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya çalışan, yapacağını da davranışlarıyla gösteren bir Türkiye var.) Bizlerde inancımızın gereğini en iyi şekilde devam edeceğiz inşaallah.
Efendim;
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi; “Benim için hayra vesile oldu” demiştik. Neden ve nasıl derseniz; 65 yaşa takılarak evimizde kalmayı yeğledik. Zira 50 yıllık gazeteci olmama rağmen, gerek haber geçtiğim ulusal gazetede önce imza sonrasında para veremeyecekleri belirtilip bir süre beklemem söylenmiş, seçim zamanlarında da AK Partinin Seçim Koordinasyon Merkezinde haber bölümünde görev almam hesabıyla (dedikodulara meydan vermemek için kendi gazetem olan ve Ankara, İstanbul gibi illerin en üst düzey yetkililerine, Devlet büyüklerimize, kendi bölgemizde ve ilimiz Şanlıurfa’da dağıtımını yaptığımız, hemde karşılık beklemeden okuyuculara ulaştırdığımız Güneydoğu HAKİKAT Gazetemizi ve sitesini kapattık. Ancak seçimle ilgili kendi yazdığımız ve kontrolümüzden geçen haberleri yine kendi facebook sayfamızda kullanıyorduk) Basın Mensubu olmamız hesabıyla kimliğimizi kullanarak bile dışarı çıkmadık.
İşte “Hayra vesile oldu” derken kastettiğim; 10 yılı aşkın bir süredir birkaç kitap hazırlığımız vardı ve bir türlü düzenleme, mizanpajını yapma fırsatı bulamıyordum. Öncelikle “Her Yönüyle Dünyanın İlk Yerleşim Yeri Harrân ve Harrân'da Yetişen Evliyânın Büyüklerinden HAYÂT BİN KAYS EL-HARRÂNΔ isimli daha önce basılmış olan kitabımızın genişletilmiş 3. Baskısını basıma hazır hale getirdik. (İlki Hayat Bin Kays El Harrani ve Harran olan kendi imkanlarımla, 2. Baskısı Kültür Bakanlığınca Hayat Bin Kays El Harrani ve İmam Muhammed Bakır ismiyle bastırılmıştı.)
Yine 650 sayfa civarında “Evliyalar, Enbiyalar ve Şanlıurfa” ismiyle bir kitabı hemen hemen tamamladım ve baskıya hazır hale getirdim. Şu an için 2 kitap hazırlığımı tamamlandı sayılır. Yeni bazı fotoğraflar çekip ekledikten sonra inşaallah baskıya veririz.
“HARRANLI (URFALI) PEYGAMBERLER” isimli bir kitap hazırlığımı da tamamlamaya gayret ediyorum.
Eee… Şimdi söyleyiniz bakalım; coronavirüs benim için hayra vesile olmamış mıdır? Çünkü öncesinde hiç boş vaktim olmuyordu. Kaldı ki; kitap mizanpajı ile uğraşırken, Cuma akşamları da Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesi Yönetim Kurulu üyesi ve gazeteci olmam hesabıyla konuklarımızın konuşmalarının ses kaydını çözerek habere dönüştürüp ülke genelindeki gazete ve internet sitelerine geçiyordum. Şükürler olsun…
Efendim;
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Sellalahualeyhivesellem’in Coronavirüs gibi salgın hastalık olan Veba ile ilgili Hadis-i Şeriflerini hatırlatarak yazımızı sonlandıralım…
Peygamber Efendimizin salgın hastalıkla ilgili şöyle buyurmuştur;
“Veba olduğunu işittiğiniz yere gitmeyin! Siz bir yerde iken orada veba meydana çıkarsa, oradan çıkmayın.” [Buhari, Müslim, Taberani]
“Veba hastalığı bulunan yerden kaçmak, savaşta kâfir karşısından kaçmak gibi, büyük günahtır.” [Taberani] (İhya)
Abdurrahman bin Avf da dedi ki; “Ben Resulullah'tan işittim, şöyle buyurmuştu;”
“Veba olduğunu işittiğiniz yere gitmeyin! Siz bir yerde iken orada veba meydana çıkarsa, oradan çıkmayın.” [Buhari, Müslim, Taberani]
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki;
Veba olan yerde, ölümden kaçıp da kurtulanlara yazıklar olsun. Kaçmayıp da ölenlere müjdeler olsun. Bunlar şehit sevabına kavuşurlar. Vebadan ölen savaşta ölen şehit gibidir. Ona sual sorulmaz. (1/299)
İmam-ı Gazalî Hazretleri buyuruyor ki;
Halife Hazret-i Ömer, bir kafileyle Şam’a gidiyordu. Şam’da veba hastalığı olduğunu işittiler. Kimi, “Şam’a girmeyelim” dedi. Kimi de, “Allahü Teâlâ’nın kaderinden kaçmayalım” dedi. Halife de, “Allahü Teâlâ’nın kaderinden, yine O’nun kaderine kaçalım, şehre girmeyelim” buyurdu.
Halife Hazret-i Ömer, “Elhamdülillah, benim sözüm, Hadis-i Şerif’e uygun oldu” diyerek, Şam’a girmediler.
Veba bulunan yerden dışarı çıkmanın yasak edilmesine sebep, sağlam olanlar çıkınca, hastalara bakacak kimse kalmaz, helâk olurlar. Veba bulaşıcı hastalıktır. Bu hastalık, [veba basilleri], herkesin içine yerleşince kaçanlar, hastalığı başka yerlere götürüp bulaştırmış olurlar ve kendileri de hastalıktan kurtulamazlar.
Allahü Teâlâ cümlemizi her haline şükreden, salih kullarından eylesin, türlü musibetlerden muhafaza eylesin efendim. (Amin)