Trafik, kaldırım ve bina altı işgali sorunu şehirlerimizin, ilçelerimizin hatta beldelerimizin en önemli sorunlarının başında yer almaktadır. Özellikle yerel yönetimlere talip olan siyasi parti adayları, vaatlerinin ilk sırasına bu sorunları çözmeye bırakır, amma velakin seçimi kazandıktan sonra da, oy kaybetme kaygısıyla ufak rötuşlarla çözmeye çalışırlar.
Elbette ki özellikle trafik sorunu ülkemize has bir sorun değildir. Hemen hemen dünyanın her ülkesinde en önemli sorunların başında gelmektedir. Birçok gelişmiş ülkede, bu sorun halkla birlikte karşılıklı anlayış içinde çözüme kavuşturulurken, bizlerde ise, adeta el birliğiyle daha da karmaşık hale getirilir.
Ülkemizde başta trafik olmak üzere kaldırım ve bina altı işgali almış başını gidiyor. Yaşadığımız bölgeye baktığımızda durumun daha da vahim olduğunu görüyoruz. Plansız ve öngörüsüz altyapı nedeniyle Diyarbakır’dan Urfa’ya, Mardin’den Batman’a, Van’dan Elazığ’a kadar tüm kentlerde trafik, kaldırım ve bina altı işgalinin vardığı korkunç boyutları görmek mümkündür.
Bu kentlerimizdeki yerel yöneticiler ve trafik komisyonları oy kaygısına kapılmadan biran önce radikal çözüm yolları bulmadıkları takdirde şehirlerimiz, ilçelerimiz yaşanmaz bir hal alacaktır.
Yöneticilerimiz, ilk etapta belediye otobüsleri, halk midibüsleri ve halk minibüsleri ile taksi sürücülerini hizmet içi eğitime almalı ve de cezai müeyyideyi arttırmalı, hatta aynı hataları tekrarladıkları takdirde sürücü belgelerine belli sürelerle el koymalıdır. Çünkü sözünü ettiğimiz gruplar, sanki hiçbir trafik kuralı yokmuş veya tüm yollar kendilerine aitmiş gibi dolaşmakta, insanların yaşamlarını tehlikeye atmaktadırlar. Gerekçe ise daha fazla yolcu alıp, daha fazla kazanmak… Ama unuttukları, insan hayatının her şeyin üzerinde olduğudur.
Bir diğer kangren haline gelen sorun ise, kaldırım ve bina altı işgalidir. Kahveler, kafeler, lokanta ve bazı benzeri işyerleri kaldırımlara masa-sandalye atarak, bazı esnaf grupları ise, seyyar satıcılara rakip olurcasına işyerlerinin önündeki kaldırımlara malzemelerini bırakarak yayalara adım atacak yer bırakmıyorlar.
Yine sitelerdeki binaların altı özellikle kahve ve kafeye dönüştürülüyor. Bununla yetinmeyen esnaflarımız, kaldırımları işgal ederek üzerlerini kapatıyor ve ortada yayaların yürüyebileceği bir alan bırakmıyorlar.
Eee durum ve tablo böyle olunca da insanlarda kaldırım yerine caddelerde yürümek durumunda kalıyor ve yaşamları her an tehlike altında bulunuyor. Bu esnaf gruplarına soruyorum, insan hayatının üzerinde ne olabilir ki…
Şimdide yöneticilerimize soruyorum, herkesin gördüğü sorunu görmüyor musunuz?. Görüyor iseniz neden çözmüyorsunuz. Korkmayın, oy kaygısına düşmeyin, unutmayın bu sorunları çözen kahraman olur.
Sevgiyle Kalın…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Bu sorunları çözen kahraman olur…
Trafik, kaldırım ve bina altı işgali sorunu şehirlerimizin, ilçelerimizin hatta beldelerimizin en önemli sorunlarının başında yer almaktadır. Özellikle yerel yönetimlere talip olan siyasi parti adayları, vaatlerinin ilk sırasına bu sorunları çözmeye bırakır, amma velakin seçimi kazandıktan sonra da, oy kaybetme kaygısıyla ufak rötuşlarla çözmeye çalışırlar.
Elbette ki özellikle trafik sorunu ülkemize has bir sorun değildir. Hemen hemen dünyanın her ülkesinde en önemli sorunların başında gelmektedir. Birçok gelişmiş ülkede, bu sorun halkla birlikte karşılıklı anlayış içinde çözüme kavuşturulurken, bizlerde ise, adeta el birliğiyle daha da karmaşık hale getirilir.
Ülkemizde başta trafik olmak üzere kaldırım ve bina altı işgali almış başını gidiyor. Yaşadığımız bölgeye baktığımızda durumun daha da vahim olduğunu görüyoruz. Plansız ve öngörüsüz altyapı nedeniyle Diyarbakır’dan Urfa’ya, Mardin’den Batman’a, Van’dan Elazığ’a kadar tüm kentlerde trafik, kaldırım ve bina altı işgalinin vardığı korkunç boyutları görmek mümkündür.
Bu kentlerimizdeki yerel yöneticiler ve trafik komisyonları oy kaygısına kapılmadan biran önce radikal çözüm yolları bulmadıkları takdirde şehirlerimiz, ilçelerimiz yaşanmaz bir hal alacaktır.
Yöneticilerimiz, ilk etapta belediye otobüsleri, halk midibüsleri ve halk minibüsleri ile taksi sürücülerini hizmet içi eğitime almalı ve de cezai müeyyideyi arttırmalı, hatta aynı hataları tekrarladıkları takdirde sürücü belgelerine belli sürelerle el koymalıdır. Çünkü sözünü ettiğimiz gruplar, sanki hiçbir trafik kuralı yokmuş veya tüm yollar kendilerine aitmiş gibi dolaşmakta, insanların yaşamlarını tehlikeye atmaktadırlar. Gerekçe ise daha fazla yolcu alıp, daha fazla kazanmak… Ama unuttukları, insan hayatının her şeyin üzerinde olduğudur.
Bir diğer kangren haline gelen sorun ise, kaldırım ve bina altı işgalidir. Kahveler, kafeler, lokanta ve bazı benzeri işyerleri kaldırımlara masa-sandalye atarak, bazı esnaf grupları ise, seyyar satıcılara rakip olurcasına işyerlerinin önündeki kaldırımlara malzemelerini bırakarak yayalara adım atacak yer bırakmıyorlar.
Yine sitelerdeki binaların altı özellikle kahve ve kafeye dönüştürülüyor. Bununla yetinmeyen esnaflarımız, kaldırımları işgal ederek üzerlerini kapatıyor ve ortada yayaların yürüyebileceği bir alan bırakmıyorlar.
Eee durum ve tablo böyle olunca da insanlarda kaldırım yerine caddelerde yürümek durumunda kalıyor ve yaşamları her an tehlike altında bulunuyor. Bu esnaf gruplarına soruyorum, insan hayatının üzerinde ne olabilir ki…
Şimdide yöneticilerimize soruyorum, herkesin gördüğü sorunu görmüyor musunuz?. Görüyor iseniz neden çözmüyorsunuz. Korkmayın, oy kaygısına düşmeyin, unutmayın bu sorunları çözen kahraman olur.
Sevgiyle Kalın…