Güzel bir Pazar sabahı İzmir-Seferihisar yolunda bulunan Bademler Doğal Yaşam Köyü’ne gidiyoruz. Son dönemlerde sıkça gündeme gelen bir eğitim uygulamasını izleyeceğim. Çocuklarla yapılacak bir felsefe çalışmasına katılacağım. Birinci grup 5-7 yaş arası, ikinci grup 7-12 yaş arası çocuklardan oluşuyor. Çocuklarla felsefe yapılır mı? Bu sorunun cevabını atölye çalışmasından sonra alacağız.
Köyün girişinde toplantı salonu var. Daha önce telefon aracılığıyla tanıştığımız Volkan Gönen ile bu kez aynı masada çocuklarla felsefe konusunda konuşuyoruz.
Kendisi özel bir okulda sosyal bilgiler öğretmeni. Bu işle üç yıldır uğraşıyormuş. Çocuklarla felsefe yapma kursuna katılarak bu işin sertifikasına da sahip olmuş. İzmir’in en uzun soluklu felsefe atölyelerinden birini yaptıklarını dile getiriyor Volkan Öğretmen. Bu atölye çalışmalarına katılan öğrencilerden ve ailelerden oldukça olumlu dönütler almışlar. Kendi çalıştığı okulda da bu işi yaptığını söylüyor.
Amerika’da ortaya çıkan bu yaklaşımın temelinde demokratik bir tartışma kültürü oluşturma anlayışı var. Sorgulayan, araştıran, farklı bir pencereden bakmayı öğrenen bireyler yetiştirmek bu anlayışın en önemli prensipleri.
Klasik eğitim anlayışı ve uygulamalarından farklı olarak çocuğa ezber bilgiler vermek yerine bilgiye nasıl ulaşacağının yolu öğretiliyor. Yani öğrenmeyi öğretmek istiyor bu yaklaşım.
“Okullarımızda çocuklar hala birbirlerinin ensesine bakarak eğitim alıyorlar. Bir milyon öğrencinin dokuz yüz bini başarısız ise bu eğitim sistemimizin bir başarısızlığıdır. Çocuklarla felsefe yaparken cevaplara değil sorulara odaklanıyoruz biz. Bir yere varmak bir şeyleri dikte etmek değil amacımız. Bu anlayış eğitim sistemimizin köklü birçok problemine basit, ucuz ama oldukça etkili çözümler sunuyor.” diye konuşuyor Volkan öğretmen. Sonra devam ediyor:
“Benim bu çalışmada görevim kolaylaştırıcı olarak adlandırılıyor. Ben bir uyaran veriyorum. Bu uyaran felsefi bir alt metne sahip öykü, şiir veya bir görsel olabilir. Bunun üstünden sorular oluşturuyoruz. Her cevap yeni bir sorunun yolunu açıyor. Temel olan çocukların kendi aralarında tartışmaları. Elbette tartışmanın düğümlendiği noktada yol açmak benim görevim. Burada çocuklara felsefe tarihi ile ilgili bilgiler vermiyoruz. Amacımız felsefe tarihini öğretmek değil. Tamamen felsefe yapmayı öğretmek.” Birazdan toplantı salonuna geçiyoruz. İlkin 5-7 yaş arası çocuklarla çalışıyor Volkan öğretmen. Kendinin de içinde olduğu bir çember oluşturuyor çocuklarla. Etkinliğe çocuklarla oynanan bir oyunla başlıyor. Daha sonra onlara kısa bir öykü anlatıyor. Öykü mutsuz bir prensin mutlu bir domuzcuğu gördükten sonra içine düştüğü ikilem ile ilgili. Eğer fırsat verilirse mutlu bir domuzcuk olmayı mı istersiniz yoksa mutsuz da olsa bir prens kalmayı mı seçersiniz?
Çocuklar parmak kaldırarak söz alıyorlar. Söz alan ufaklık verdiği cevabın gerekçesini de sunuyor. Kolaylaştırıcı burada çocukların verdikleri cevaplardan sonra; “Farklı düşünen var mı veya arkadaşına katılmayan var mı?” gibi sorularla tartışmayı canlı tutuyor. Daha sonra kolaylaştırıcı tartışmanın seyrini değiştirebilecek şu soruları soruyor:
Mutlu olmak için muhakkak bir şeylere ihtiyaç duyar mıyız?
Hiçbir şey yok iken de mutlu olabilir miyiz?
Seni dünyada en çok mutlu eden şey nedir?
Bu tarz sorular tartışmayı daha da geniş bir alana yayıyor. İlk etapta sessiz kalan çocuklar sonraki sorularda söyleyecek sözler buluyor. Çünkü bu sorulara yanlış cevap vermek diye bir durum söz konusu değil. Bu da her çocuğun cesaretlenip tartışmaya katılmasına sebep oluyor. Volkan öğretmenin bu grupta sorduğu son soru çocukların hayal dünyalarını açığa çıkarmasına sebep oluyor:
Eğer mutluluk bir hayvan olsaydı hangisi olurdu?
Favori cevap ‘kelebek’ oldu. Çünkü mutlulukta kelebek gibi renkli bir şey olurmuş.
İkinci grup daha büyük öğrenciler oldu. Yaşları 7 ile 12 arasında değişen çocuklar bu sefer Volkan öğretmenin çemberine dahil oldular. Onlar bir paradoksla ilgili düşünceler geliştirdiler. Theseus’un Gemisi adı verilen paradoks eski bir Yunan öyküsünden ortaya konulmuş.
Parçaları zaman içinde birebir aynısı ile değiştirilen bir gemi (ki bu gemi büyük bir zafer kazandığı için anıt bir gemi olarak koruma altına alınmış) parçaları değiştirilmeden önceki o muzaffer gemi midir yoksa artık başka bir gemi midir?
Paradoksun esas problemi: '' Bir şeyi o şey yapan şey nedir?”
Çocuklardan oldukça farklı ve yaratıcı cevaplar geldi. Keyifli bir saatin sonunda bir cevap ortaya konmadı. Zaten amaç bir cevap bulmaktan çok düşünmeyi, öğrenmeyi öğrenmek. Bir saatin sonunda çalışma bitiyor.
Gökhan Gönen ile çalışmanın kritiğini yapıyoruz. Öğrencilerin tartışma gücü, nezaketi ve etkinliğin öğrenme alanları üzerine konuşuyoruz. Çocuklarla felsefe yapma anlayışının eğitim sistemimize entegre edilmesi gerektiğini konuşuyoruz. Eğitimde fırsat eşitliğinin var olması için her yerde kolaylıkla uygulanabilecek böyle etkili bir yöntemin ülkemizde daha hızlı bir şekilde yayılması gerektiğini konuşuyoruz. Öğretmenimize nezaketi için teşekkür edip oradan ayrılıyoruz. Köyden ayrılırken aklımda iki soru var?
Mutluluk bir hayvan olsaydı hangisi olurdu?
Bir şeyi o şey yapan şey nedir?
Sizce?