Her türlü sapıklığın, namertliğin, kalleşliğin, kötülüğün, uyuşturucunun; enva-i tehlikelerin kol kola yürüdüğü bu Zaman arenasında, birer ışık damlası olan çocuklarımız konusunda ebeveynlerin son derece müteyakkız olmaları gerekiyor.
Hele hele okul zamanları, anne ve babaların bu göz bebeklerini sıkı takip altında tutup; deyim yerindeyse birer gölgeleri olmalıdır. Okul aile birliği ve okul yönetimi arasında bu konuda çalışma ve müşavereler Yapılıp, velilerin de bu konuda bilgilendirilmesi; onlarında bu iş birliğine dahil edilmeleri sağlanmalıdır.
Uyuşturucu belasının çocuk yaşlarına kadar indiği ülkemizde, bu konuyla ilgili devletimizin verdiği mücadeleye tüm vatandaşların iştirak etmesi gerekir. Okul önlerinde seyyar satıcılar ve benzeri faaliyet gösterenler bu tür yerlere sokulmamalı, okulla ilgisi olmayan şahısların okul çevresinde dolaşmaları yasaklanmalıdır. Çocuğu olmayan vatandaşlara da, bu konuda hassasiyet göstermeleri bir vatandaşlık görevi olduğu hatırlatılmalıdır.
Çocuk okula giderken, gelirken, oynarken, arkadaşında kalırken, ona his ettirmeden gözetilmesi; ilerde Allah korusun, elim olayların yaşanmasını önlemek açısından önemlidir. Daha düne kadar o minnacık günahsız bedenleri bu tür menfur olayların kurbanları olarak toprağa vermenin büyük acılarını yüreğimizde taşırken, tekrar böyle acıların yaşanmaması için milletçe herkes üstüne düşeni yapmalıdır.
Çocukların anlayabileceği şekilde bazı tehlikelerden ve bunlara karşı önlem olarak neler yapılacağı konusunda bilgi sunumu yapılmalı. Bu arada sevgili çocuklar, sakın ha sakın! Tanımadığınız kimselerden şeker, çikolata benzeri şeyler almayın, böylelerinin peşinden gitmeye kalkışmayın. Varsa yakınlarda, polise gidin; durumunuzu anlattın. Her konuda annenizi, babanızı bilgilendirin.
Yabancı biri sizi rahatsız ediyorsa; avazınız çıktığı kadar bağırın. Böyle davranmanız onu korkutup kaçırtacaktır. Aslında okulda bu tür tehlikelerle ilgili skeçler veya piyesler verilmesi çocukların bilinçlenmesinde daha etkin bir yöntemdir bence. Maziden istikbale uzanan koridorda, her bir çocuk bir ışıktır; milletçe el ele vererek bu ışıkların sönmemesi için azami bir gayret göstermemiz gerekir.
Onları anlamak yerine; onlara bağırıp, çağırmanın kolaylığına sığınmayı seçiyoruz galiba... Oysa her çocuk birer kitaptır; anlayarak okumak, ona göre davranmak gerekir.
Özgüveni ile ilgili bir kazanım elde edebilme çabası, ilerde çocuğun çevresel atmosferde bir entegrasyonu var edeceği ihtimal dâhilindedir.
Kuşkusuz herkes çocuklarını sever, kollar, bu doğaldır elbette... Önemli olan sevginin, dozunda ve yerinde kullanılmasıdır.
Bir çiçeğe gerektiğinden fazla su verilmesi, solup kurumasına yol açmaktan öte gitmez.
Yersiz alaka çocuğu boğar, onu ebeveynlerinden uzaklaştırır; ilerde istenilenin dışında davranışlar sergilemesine ne yol açabilir.
Aile içinde bir karar aşamasında; çocuğunda fikirleri, önerileri sorulmalı ki; büyüdüğünde onun için toplumsal bir uyumsallık, öznel bir sorumluluk duygusu söz konusu olabilsin.
Psikolojik yapısına girebilme yeteneği elde edile bilinse, çocukla ilgili müspet yönde çok şeyin lehinizde seyir edeceğinden kuşkunuz olmasın.
Çocuğun yetişmesinde ailenin rolü yabana atılmayacak kadar önemlidir; çünkü temel ailede atılır, çevrede gelişir, okulda düzene sokulur.
Çocuklar anne, babanın aynasıdır; iyi bir görüntü isteniyorsa, o aynanın temiz tutulması gerekir.
İsteyerek veya istemeyerek bir hata veya suç işlemişse; direk suçlamak yerine, suçun neden nasıl niçin işlendiği ile ilgili bilgi ediniminden sonra; ona, o suçun verebileceği olumsuz sonuçlar anlatılmalıdır.
Yapamayacağınız sözler vermeyin; zira, yerine getirmemek gibi bir durum hâsıl olursa, yalancı durumuna düşmek kaçınılmaz olur; buda, onun ilerde çocukları için aynısını yapabileceğine sebep teşkil edebilir.
Allah hiç kimseyi evlat acısıyla sınama sın!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Kaplan
Anne Babaların dikkatine!
Her türlü sapıklığın, namertliğin, kalleşliğin, kötülüğün, uyuşturucunun; enva-i tehlikelerin kol kola yürüdüğü bu Zaman arenasında, birer ışık damlası olan çocuklarımız konusunda ebeveynlerin son derece müteyakkız olmaları gerekiyor.
Hele hele okul zamanları, anne ve babaların bu göz bebeklerini sıkı takip altında tutup; deyim yerindeyse birer gölgeleri olmalıdır. Okul aile birliği ve okul yönetimi arasında bu konuda çalışma ve müşavereler Yapılıp, velilerin de bu konuda bilgilendirilmesi; onlarında bu iş birliğine dahil edilmeleri sağlanmalıdır.
Uyuşturucu belasının çocuk yaşlarına kadar indiği ülkemizde, bu konuyla ilgili devletimizin verdiği mücadeleye tüm vatandaşların iştirak etmesi gerekir. Okul önlerinde seyyar satıcılar ve benzeri faaliyet gösterenler bu tür yerlere sokulmamalı, okulla ilgisi olmayan şahısların okul çevresinde dolaşmaları yasaklanmalıdır. Çocuğu olmayan vatandaşlara da, bu konuda hassasiyet göstermeleri bir vatandaşlık görevi olduğu hatırlatılmalıdır.
Çocuk okula giderken, gelirken, oynarken, arkadaşında kalırken, ona his ettirmeden gözetilmesi; ilerde Allah korusun, elim olayların yaşanmasını önlemek açısından önemlidir. Daha düne kadar o minnacık günahsız bedenleri bu tür menfur olayların kurbanları olarak toprağa vermenin büyük acılarını yüreğimizde taşırken, tekrar böyle acıların yaşanmaması için milletçe herkes üstüne düşeni yapmalıdır.
Çocukların anlayabileceği şekilde bazı tehlikelerden ve bunlara karşı önlem olarak neler yapılacağı konusunda bilgi sunumu yapılmalı. Bu arada sevgili çocuklar, sakın ha sakın! Tanımadığınız kimselerden şeker, çikolata benzeri şeyler almayın, böylelerinin peşinden gitmeye kalkışmayın. Varsa yakınlarda, polise gidin; durumunuzu anlattın. Her konuda annenizi, babanızı bilgilendirin.
Yabancı biri sizi rahatsız ediyorsa; avazınız çıktığı kadar bağırın. Böyle davranmanız onu korkutup kaçırtacaktır. Aslında okulda bu tür tehlikelerle ilgili skeçler veya piyesler verilmesi çocukların bilinçlenmesinde daha etkin bir yöntemdir bence. Maziden istikbale uzanan koridorda, her bir çocuk bir ışıktır; milletçe el ele vererek bu ışıkların sönmemesi için azami bir gayret göstermemiz gerekir.
Onları anlamak yerine; onlara bağırıp, çağırmanın kolaylığına sığınmayı seçiyoruz galiba... Oysa her çocuk birer kitaptır; anlayarak okumak, ona göre davranmak gerekir.
Özgüveni ile ilgili bir kazanım elde edebilme çabası, ilerde çocuğun çevresel atmosferde bir entegrasyonu var edeceği ihtimal dâhilindedir.
Kuşkusuz herkes çocuklarını sever, kollar, bu doğaldır elbette... Önemli olan sevginin, dozunda ve yerinde kullanılmasıdır.
Bir çiçeğe gerektiğinden fazla su verilmesi, solup kurumasına yol açmaktan öte gitmez.
Yersiz alaka çocuğu boğar, onu ebeveynlerinden uzaklaştırır; ilerde istenilenin dışında davranışlar sergilemesine ne yol açabilir.
Aile içinde bir karar aşamasında; çocuğunda fikirleri, önerileri sorulmalı ki; büyüdüğünde onun için toplumsal bir uyumsallık, öznel bir sorumluluk duygusu söz konusu olabilsin.
Psikolojik yapısına girebilme yeteneği elde edile bilinse, çocukla ilgili müspet yönde çok şeyin lehinizde seyir edeceğinden kuşkunuz olmasın.
Çocuğun yetişmesinde ailenin rolü yabana atılmayacak kadar önemlidir; çünkü temel ailede atılır, çevrede gelişir, okulda düzene sokulur.
Çocuklar anne, babanın aynasıdır; iyi bir görüntü isteniyorsa, o aynanın temiz tutulması gerekir.
İsteyerek veya istemeyerek bir hata veya suç işlemişse; direk suçlamak yerine, suçun neden nasıl niçin işlendiği ile ilgili bilgi ediniminden sonra; ona, o suçun verebileceği olumsuz sonuçlar anlatılmalıdır.
Yapamayacağınız sözler vermeyin; zira, yerine getirmemek gibi bir durum hâsıl olursa, yalancı durumuna düşmek kaçınılmaz olur; buda, onun ilerde çocukları için aynısını yapabileceğine sebep teşkil edebilir.
Allah hiç kimseyi evlat acısıyla sınama sın!