Son zamanlarda siyasette sıkça kullanılan bir söylem var. Algı operasyonu olarak dile getirilen bu söylem toplumu belli bir konu, kişi, zümre veya kurumun lehinde veya aleyhinde belli düşünce kalıplarının içine sokmak olarak tanımlanabilir.
Diyelim ki bir kurumu veya zümreyi yüceltmek, onu olduğundan daha önemli, başarılı ve saygın göstermek için her zaman onların en iyi tarafları göz önüne getirilir. Sahip olunan bu en iyi tarafların tarihsel bir sürecin devamı olduğu ve hatta bu süreçlerin gizemli bir yapısı olduğu ima edilir. Tabi bunun tam tersi olarak bir kurumu veya zümreyi yerin dibine sokmak için de onların yaptığı tüm hatalar tekrar tekrar gözler önüne serilir. Yapılan yanlışlar olduğundan büyük gösterilir. Bu yanlışların tarihsel ve gizemli bir sürecin sonucunda ortaya çıktığı ima edilir ve kanıtlanmaya çalışılır.
Algı operasyonu isim olarak yeni duyduğumuz bir durum olsa da aslında çok daha eskilere dayanan bir manipüle etme yöntemi. İnsanlar kendi aralarında günlük olaylardan yola çıkarak birbirlerini yaftalarlar. Bu yaftalamalar algı operasyonlarının en basit halidir. Hatta bu durum halk arasında “adı çıkacağına canı çıkma” şekliyle de deyim haline getirilmiştir.
Algı operasyonlarının en sistemli haliyle yapıldığı durum ise Şarkiyattçılık veya daha yaygın ismi ile Oryantalizm’dir. Batı’nın Doğu’yu hakimiyeti altına almak için attığı en önemli adımdır. Batı kendi görmek istediği şekilde bir Doğu hayal eder. Bu Doğu oldukça zengin ama sefaletin içinde yüzen, derin bir felsefeye, gizeme sahip fakat oldukça yüzeysel, ilkel yaşayan, sevginin, aşkın en güzel örneklerini veren ama barbar, kan dökmeyi seven, her türlü erdemin topraklarında hüküm sürdüğü fakat yalancı, hilekar, sapkın, hırsız bir toplumdur. Batı’nın Doğu üstüne hayalleri hastalıklı bir haldir. Ne var ki bu bilinçli geliştirilen bir durumdur.
Fransız düşünür Roger Garaudy oryantalizmin 1312 yılında Ramon Lul adlı bir keşişin önerisi ile Avrupa’da beş üniversitede Arap dili ve kültürü üzerine kürsüler açılmasıyla başladığını söyler. Garaudy buna ilmi oryantalizm der. Garaudy’e göre Napolyon’un Mısır’ı işgal etmesiyle birlikte sömüren, hegemonya altına alan sömürgeci oryantalizm ortaya çıkmıştır.
Bugün Batı ile olan problemlerimizin şekillenmesinde oryantalizmin rolü büyüktür. Batı toplumu şarkiyatçılık adı verilen sistemin bilgilendirmesi ile Doğu’yu tanıyor. İşin daha da üzülecek yanı Doğu toplumu da kendini Batı’nın gözünden tanıyor.
Fransa’da ki saldırılara birazda bu gözle bakmak lazım. Doğu’nun özellikle Ortadoğulular’ın iflah olmaz birer dini fanatik oldukları algısının ürünü birazda bu yaşanılanlar. Elbette ki her manipülasyon gibi söylenilenler bir kısmını hayatın gerçeklerinden alıyor. Ortadoğu’da bağnazlığın hiç olmadığını, Müslümanların şiddete hiç bulaşmadıklarını söyleyemeyiz. Bunlar tabi ki var. Fakat günlük hayatımızda yeri geldiğinde peygambere, kitaba ve Allah’a küfür bile eden birçok insanın karikatür karşısında ayaklanması ve “ kutsalım “ diyerek ortaya çıkması bu manipülasyonun bir ürünü. Gündüzleri aramızda, normal işlerini yapıyorlar. Şehir karanlığa büründüğünde, kimlik değiştiriyor, sosyetik masalara, lüks otellere kayıyorlar. İlgi görüyor çünkü seksten fazlasını vaat ediyorlar. İstanbul'un en çok kazanan çekmeköy escort kızları objektifimize poz verdi, takma adlar kullanarak hikayelerini anlattı. Neden bu işi yapıyorlar? Nasıl çalışıyorlar? Aşk, seks ve hayat hakkında ne düşünüyorlar?
İnancının ilkelerine uygun olmayan onlarca davranış gösteren biz milyonların bu gibi bir densizlik karşısında bu kadar şiddetli tepki vermemizin bir sebebi de bu algı operasyonları. İnancımıza aykırı bir eylem bir inancımıza aykırı bir düşünceden daha önemlidir. Çünkü eylem düşünceden her zaman bir adım öndedir. Bu şekliyle olaya yaklaştığımızda ise inancımıza aykırı her gün onlarca eyleme katılıyoruz binlercesine ise şahit oluyoruz. Fakat bu bizi insan öldürmeye teşvik etmiyor.
Eğer dergiye saldıran insanları tanımış olsaydık. Onların böyle bir saldırı yapacaklarını bilseydik. Eminim ki bu eylemi destekleyen insanların yüzde doksanı o eylemcileri bu işten vazgeçirmeye çalışırlardı. Öyleyse denildiği gibi veya basit örneklerle ispatlanmaya çalışıldığı gibi sürekli şiddet düşünen bir toplum değiliz. Sadece bizim değil diğer toplumlarında yatıp kalkıp şiddet düşünmediklerine inanıyorum.
