Ehli felsefe Urfalı Profesör Ahmet Arslana bazı sorularım var.

Eğer cevaplaya bilirse mesleğini ve kendisini   bütün ruhu canımla tebrik ederim.

    Şu anda sekiz milyar kadar insan var, hiç biri ötekine benzemiyor. Ses tonu ve parmak izi de benzemez. Bizden evvel yaratılan insanlarda bize benzemez, bizden sonra yaratılan insanlar da  bizlere benzemeyecek.

      Başkasına benzememek için biz mi, annemiz mi, yoksa babamız mı gayret sarf ettik,böyle bir ayrıcalık elde ettik..

      Başta güneş olmak üzere ay ve yıldızlar neden yörüngelerinden çıkmazlar ve saniye şaşırmadan hareket ederler. Altlarında direk ve kazıkta yoktur. Bunlar nasıl gökyüzünde çarpışmadan süratli bir şekilde dönüyorlar.

       İnek, koyun , keçi deve gibi hayvanlar ot yerler ve onların fabrikasında  yedikleri  otlar kan ve fışkı içinden süzülerek  yağlı ve harika bir süte dönüşür..

      Çocuk dünyaya gelmezden evvel annenin  göğsünde süt bulunmaz, çocuk dünyaya geldikten sonra iki musluktan bembeyaz süt gelir. Tamda çocuğa yararlı olur. NEDEN?

      Eğer insanlar birbirine benzeseydi hukuk fesada giderdi. Her kes birbirinin evine girer, malına mülküne konar, hatta  reisicumhur, başbakan, genel müdür., genel kurmay başkanı, zengin insan olduğunu   ve daha nice iddialarda bulunur, kimseyi birbirinden ayırt edemezdik. Böylece hayat  karmakarışık hale gelirdi.

      Çobanlık yapanlar bilirler,  bende biraz çobanlık yaptım emin olun hiç bir hayvan ötekine asla benzemez, mutlaka bir ayrı nişanı vardır. Hatta yüzlerce koyun otlatan bir çoban başkasının sürüsüne katılmış hayvanı tanırdı.

       Bazen televizyonlarda acayip sahneler oluyor. Yüzlerce kuzu bir anda bırakılıyor  ve her kuzu koşarak  gidip annesini buluyor ve annesi onu emzirmeye başlıyor.

      Meyveler ve ağaçları neden birbirine benzemez.

       Sahi atın, eşeğin , dananın kuyrukları neden ayrıdır, bu kuyruklar bile  neden birbirine benzemiyor ve birbirine karışmıyor. Bunlar kuyruklarını nasıl muhafaza ediyor ve bu kuyruklara   nasıl sahip çıkıyorlar.

       Bu sualleri sizin gibi fikir yürüten aklı her şeyin önüne koyan birine sormak elbette hakkımızdır.

       Her ne ise  misalleri çoğaltabiliriz. Ya diyeceğiz ki bunlar tesadüfi oluyor, yada kendi kendine oluşuyor  veya bütün bunları yapan biri var.

      Ahmet Arslan bize bir ilim adamı olarak bunları  anlatır mısınız. Keşke seninle yüz yüze bir programda karşılaşsak da suallerimize cevap versen. Var mı böyle bir niyetin,  eğer varsa  Urfa ya geldiğinde bir televizyon programında karşılıklı bir sohbet yapalım. Bu millet hem sizi hem de bizi dinlesin.

      Hem o gelişmiş aklını neden ölümle kaybediyorsun. Hemde tüm bedeninle birlikte. Tıpkı her insan gibi.

      Mademki insanız ve aklımız var elbette bu soruları sormaya ve cevap aramaya da hakkımız var.

       Felsefe bir ilim dalı değildir. Akılla yürüyüp , hayatı bitirmektir. Akıl tek başına yeterli olsaydı , ne peygamberlere ve nede kitaplar gönderilmezdi. Sistemi kuran böyle kurmuş, bize ne. biz kendimize düşeni yapmak zorundayız.

       Sürçü kalem ettiysek affola.

       Kalın sağlıcakla.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Abdulkadir İkbal -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Şanlıurfa Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Şanlıurfa Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Şanlıurfa Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Şanlıurfa Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.