İdris-İ Bitlisi Ve Heşt Behişt'i

Cesaret; yanlış anlaşılacağını bile bile, doğrunun yanında saf tutabilmektir!

Değerli okurlar!

Bugünkü yazımın konusu, tarih sayfalarında önemli bir yer tutmuş seçkin bir şahsiyet ile ilgilidir. Müsadeniz olursa sizinle paylaşmak istiyorum.

'Heşt Behişt' ,İdris-i Bitlisi'nin Farsça kaleme aldığı; Osmanlı’nın sekiz dönemini anlatan, Türkçede Sekiz Cennet anlamını taşıyan ölümsüz eseridir.

Adında da anlaşıldığı gibi Osmanlı'nın sekiz dönemini cennet olarak anlatması, bize Osmanlının; mahiyetinde bulunan herkese nasıl, din, dil, cins ayırmadan eşit mesafede adalet sağladığı görülmektedir.

İdris-i Bitlisi; Safevi tehlikesine karşı, Yavuz Sultan Selime yazdığı tezkire ile kendisine Doğu ve Güney Doğunun ilhakı konusunda dilekte bulunmuş, tüm bölge halkının Osmanlıya bağlanmasında etkin rol oynamıştır. Bu konudaki çaba ve gayretleri Yavuz Sultan Selimin nazar-ı dikkatini çekmiş, kendisini önemli mevkilere getirmiştir.

Burada anlatmak istediğim, Osmanlı’nın bazı muhalif yazarların aksine; adalet anlayışından tavizkar olmadığı, tüm tebaasına karşı fark gözetmeksizin eşit mesafede yaklaşım arz ettiği inkâr edilemeyecek kadar bariz ve gerçektir. Bunun aksini yazmak yahut anlatmak tarihi gerçekleri çarpıtmaktan başka bir şey değildir.

Hoşumuza gitsin veya gitmesin, bazen adaletin tesisi için bir sertliğin tahakkuku kaçınılmaz olabiliyor. Yani bir vücudun selameti için, kangren olmuş bir kolun kesilmesi gerekebilir.

Bu Osmanlı karşıtı yazarların, zaman zaman Padişahları karalama söylemleri kendi tarihlerine duydukları bir antipatiden başka bir şey değildir.

Mesela Yavuz'un binlerce Alevi’yi çöllerde kurda kuşa yem ettiği bu söylemler arasındadır... Oysa hiç de öyle olmadığını, gerek tarihi, gerek başka kaynaklardan önyargısız öğrenmek mümkün. Burada sapla samanın birbirinden doğru olarak ayrılması gerekir.

Bir kere Yeniçeriler içinde Bektaşi, Alevi askerler de vardı... Bunlar Safavilere, Şah İsmail’e ve onun ordusundaki Kızılbaşlara karşı savaşıyorlardı. Burada doğru bir tanımlama yapılacak olursa öyle her Kızılbaşı, Alevi diye tanımlamak doğru değildir.

İllaki o devirlerde savaşan tarafların kendilerince bir zafer beklentisi içinde olmaları doğaldır. Bu konuda herkes önlerindeki engelleri bertaraf etmek için ellerinden geleni yapacaklardır. Zaten olması gereken konjonktür de budur.

Bazı kaynaklarda İdris-i Bitlisi'nin bir hain olduğu söylense de, onun, seçimini Yavuz'dan yana yapmasından dolayı hedef haline getirildiğini biliyoruz... Peki, kimdir bu zat, isterseniz gelin onu kısaca tanımaya çalışalım.

İdris-i Bitlisî veya Bitlisli İdris (1452-57 - 1520), Osmanlı devlet adamı olan bu mümtaz şahsiyet, çok yönlü bir bilim ve siyaset adamıdır. Özellikle Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı Devleti’nin doğu siyasetinde rol oynamıştır. Tıp kozmografya, felsefe, tasavvuf, siyaset, ahlâk ve tarih gibi değişik alanlarda, çoğu Farsça olmak üzere Arapça ve Türkçe telif, tercüme ve şerh niteliğinde birçok eserleri vardır. Asıl ününü Osmanlı sultanı II. Bayezid’in emri ile Farsça kaleme aldığı, tarih alanındaki Heşt Behişt adlı eseri ile elde etmiştir. Bu eserle, Osmanlı tarih yazıcılığında İran ekolünü başlatmış; tarihe edebiyatı sokup süslü yazma geleneğinin ilk temsilcisi olmuştur... Bazı kaynaklarda “Bitlisî” denmesinden ötürü Bitlis'te doğduğu öne sürülür; bazılarında ise babasının Akkoyunlu sarayında bulunmasından dolayı Diyarbakır’da doğduğu rivayet edilir.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Kaplan -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Şanlıurfa Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Şanlıurfa Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Şanlıurfa Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Şanlıurfa Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.