Bölgesel Rol ve Manevi Güç: Türkiye'den Bir Bakış

Niteliğin nicelikten üstün olduğu ve yüksek ahlakın barışın temeli olduğu anlayışı, Peygamber Efendimiz (sav)'in hayatında ve İslam'ın prensiplerinde belirgindir. Gerçek başarı, sayısal üstünlükten ziyade iman gücü, ahlaki değerler ve sarsılmaz dayanışmayla elde edilir. Hendek Savaşı gibi tarihi örnekler, az sayıda olmalarına rağmen inanç ve stratejik zeka ile büyük zaferler kazanıldığını göstermiştir. Peygamber Efendimiz (sav)'in Mekke'nin Fethi'ndeki affediciliği ise, zaferin getirdiği gücü adalet ve barış için kullanmanın en güzel örneğidir.

Kur'an'daki "gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın ki düşmanları korkutasınız" (Enfâl Suresi, 60. Ayet) emri, manevi gücün maddi hazırlıkla tamamlanması gerektiğini vurgular. Cezayirli yorumcu Hafıd ed-Derradci'nin de işaret ettiği gibi, İsrail'in teknolojik üstünlüğüne rağmen Gazze direnişi karşısındaki acizliği, az sayıdaki ihlâslı müminlerin yanında Allah'ın desteğini görmezden gelemeyeceğimizin bir kanıtıdır. İsrail'in devrim muhafızları ve nükleer bilimcileri bir gecede tespit edip öldürme kapasitesine sahipken, küçücük bir alanda muhasara altında tuttuğu Gazze direnişini alt edememesi, üstelik savunmasız sivilleri öldürmekten öteye gidememesi düşündürücüdür. Bu mucizevi durum, ölçülü olmanın ve yüksek ahlaka sahip olmanın önemine işaret eder. Komşudaki yangının bizi de saracağını unutmamak, adalete ve insanlık onuruna sahip çıkma sorumluluğumuzu hatırlatır.

Ölçülü olmak, zaferin getirdiği gücü intikam veya baskı aracı olarak kullanmak yerine, adaleti tesis etmek ve barışı sağlamak demektir. Bu, sadece kazanmakta değil, kazandıktan sonra nasıl davranıldığında da onurlu bir miras bırakmanın temelidir.

Müslümanlar arasındaki dayanışma, hem barışta hem de savaşta hayati öneme sahiptir; zira Kur'an'ı Kerim " Bilin ki Allah kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever " (Saff Suresi, 4. Ayet)'indeki vurgusu; Allah yolunda mücadele edenlerin birlik ve beraberlik içinde, düzenli ve kararlı bir şekilde hareket etmelerinin öneminedir.. Türkiye Cumhuriyeti, Filistin davasına verdiği destek ve insani yardımlarıyla bu dayanışma ruhunu somutlaştırmış, uluslararası arenada takdire şayan bir duruş sergilemiştir.

Güncel Gerilimler ve Bölgesel İstikrarın Önemi

Günümüzün sıcak gündemi olan İran-İsrail arasındaki son gerilimler, bölgesel istikrarın ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bu tür olaylar, bölgesel ve küresel barışı tehdit etmekle kalmayıp, mevcut insani krizleri daha da derinleştirme potansiyeli taşır. Böyle kritik anlarda, tüm aktörlerin itidal ve ölçülülükle hareket etmesi, gerilimi tırmandırıcı eylemlerden kaçınması elzemdir. Zira "komşudaki yangın sönmezse bizi de sarar" anlayışı, sadece insani bir görev değil, şanlı tarihimize ve şehitlerimize karşı bir vefa borcudur. Bölgede artan tansiyon, tüm coğrafyanın kaderini doğrudan etkilemekte ve mevcut sorunlara yenilerini ekleme riski taşımaktadır.

Bu takdire şayan çabaların ötesinde, Türkiye'nin liderliğini daha da pekiştirecek ve dayanışmayı güçlendirecek adımlar atılabilir. Komşu İran ile ilişkilerin önemi bu noktada yadsınamaz. Aynı coğrafyanın insanları olarak ortak bir geçmişe ve kültürel bağlara sahibiz. Bu yakınlık, bölgesel istikrar ve Müslümanlar arası dayanışma için büyük bir potansiyel sunar. Ekonomik, siyasi ve kültürel diyalog kanallarının açık tutulması, potansiyel yanlış anlamaları giderirken, ortak sorunlara karşı birlikte hareket etme kapasitemizi artırır. Bu işbirliği, sadece iki ülke için değil, tüm bölge için huzur ve refahın anahtarı olabilir. Unutulmamalıdır ki, bir ülkenin dış barışı ve etkinliği, kendi iç barışının bir yansımasıdır. İç barışın ve toplumsal uyumun güçlü olduğu bir Türkiye, dış politikada daha sağlam adımlar atabilir ve bölgesel liderliğini daha da pekiştirebilir.

İsrail ile ticari ilişkilerin tamamen kesilmesi yönündeki adımlar önemli bir mesajdır. Bunun kalıcı ve daha etkili olması için, alternatif ticaret yollarının ve ürün tedarik zincirlerinin Müslüman ülkeler arasında oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, Gazze'de yaşananlar sadece askeri değil, aynı zamanda bir naratif savaşıdır. Türkiye, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşları ve medya organları aracılığıyla Filistin meselesine dair doğru bilgilendirmeyi, akademik çalışmaları ve kültürel etkinlikleri artırmalıdır. Savunma sanayi kapasitesini Müslüman ülkelerle işbirliği yaparak geliştirmek, ümmetin caydırıcılık potansiyelini artırır. Uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarında soykırım ve savaş suçları iddialarını daha güçlü takip etmek, hukuki ve diplomatik çabaları koordine etmek de Türkiye'nin liderlik rolünü pekiştirecektir.

Gelecek Nesilleri Tarih Bilinci ve Yüksek Ahlakla Yetiştirmek

Gelecek nesillere bu kutsal davaları doğru bir şekilde aktarmak, onların vicdanlarında bu sorumluluğu uyandırmak kritik öneme sahiptir. Bu, sadece güncel sorunlar hakkında bilgi vermekle sınırlı kalmamalıdır. Ülkemizde gençler, güçlü bir tarih bilinciyle, atalarının mirasına sahip çıkarak, yüksek ahlaki değerler ve çağın gerektirdiği teknolojik ilerlemeyle donatılmalıdır. Bu sayede, hem kendi kimliklerini koruyacak hem de küresel meselelerde etkin rol alabilecek, vicdan sahibi ve bilgiyle mücehhez bireyler olarak yetişeceklerdir. Empati ve sorumluluk duygusu, tarihle teknoloji arasında köprü kurularak, gençlerin doğru ve adil duruş sergilemelerine zemin hazırlayacaktır.

İman, akıl, ölçülülük ve sarsılmaz bir dayanışmayla, Müslüman ümmeti, Peygamber Efendimiz (sav)'in örnekliğinde, hem kendi içlerinde hem de küresel ölçekte insanlığın onurunu koruyarak büyük bir etki yaratabilir. Türkiye, bu kutsal misyonda öncü rolünü daha da güçlendirerek, sadece kendi halkının değil, tüm mazlumların umudu olmaya devam edecektir.

Dr.İbrahim Özcan

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İbrahim Özcan -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Şanlıurfa Olay Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Şanlıurfa Olay Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Şanlıurfa Olay Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Şanlıurfa Olay Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.