Siyaset Düşmanlık Değil, Rekabettir!

Toplum olarak hâlâ tam anlamıyla kavrayamadığımız bir gerçek var:

Siyasi partiler düşman değil, sadece rakiptir.

Fikirlerimiz farklı olabilir. Oy verdiğimiz partiler, savunduğumuz politikalar, dünyaya bakış açımız ayrı olabilir. Ama bu, bir diğerini “düşman” olarak görmek için geçerli bir neden değildir.

Ne yazık ki, hâlâ birçok vatandaşımız bu ayrımı yapamıyor.

Siyasi görüşü farklı diye komşusuna selam vermeyen, karşıt partinin seçmeniyle aynı sofraya oturmak istemeyen insanlar var. Bu kutuplaşma, sadece toplumsal barışı değil, demokrasiyi de zedeliyor.

Oysa siyasetin kalbi olan Meclis’te bile işler böyle yürümüyor.

Milletvekilleri, genel kurulda birbirlerine sert sözler söyleyip kuliste sarılabiliyor. Tartışmaların ardından aynı masada çay içebiliyor, kahve eşliğinde muhabbet edebiliyorlar. Çünkü onlar, işin doğasını biliyor: Siyaset, fikirlerin rekabetidir; kişisel düşmanlıkların değil.

Gerçek ile algıyı birbirinden ayırmamız gerekiyor.

Siyasi görüş, insanları kategorize etmenin bir ölçütü değildir. Asıl olan, saygıdır. Farklı düşünsek de aynı mahallede, aynı sokakta, aynı ülkede bir arada yaşamak zorundayız.

Unutmayalım: Rakip olmak düşman olmak demek değildir.

Birbirimizi anlamaya, konuşmaya ve ortak zeminde buluşmaya ihtiyacımız var. Çünkü ancak bu şekilde daha sağlıklı bir demokrasi ve daha huzurlu bir toplum inşa edebiliriz.