Hac ve Kurban: Arınmadan Doğan Birlik Köprüsüdür.

İslam'ın iki önemli ibadeti olan Hac ve Kurban, bireysel manevi arınmanın ötesinde, ülkemiz Türkiye'nin sosyal ve ekonomik dokusuna derinlemesine nüfuz eden hem yurt içi hem de yurt dışında barışa ve küresel gelişime olağanüstü katkılar sunan temel dinamiklerdir. Bu kutsal vecibeler, aydınlardan yöneticilere, toplumun her kesiminden insanın huzur ve güvenliğini pekiştiren, evrensel bir bağ kurar.

Hac, dünyanın dört bir yanından milyonlarca Müslüman'ı Kâbe'de bir araya getirerek eşsiz bir birlik ve beraberlik ortamı oluşturur. Farklılıkların ihramın sade kıyafetleriyle eşitlenmesi, insanlık onurunun yüceliğini ve ayrımcılığın anlamsızlığını gözler önüne serer. Bu evrensel toplanma, "ümmet" bilincini pekiştirir ve küresel Müslüman kardeşliğini somutlaştırır. Hacıların farklı kültürlerle etkileşimi, önyargıları kırarak küresel bir bakış açısı kazandırır. Hac süresince yaşanan yoğunluk ve çeşitlilik, sabır, hoşgörü ve empati gibi insani değerleri geliştirir. Barış ve güven içinde ibadet etme fırsatı, insanların farklılıklarına rağmen bir arada uyum içinde yaşayabileceklerini gösteren güçlü bir örnektir; bu durum, aydınlarımıza ve idarecilerimize farklılıklar içinde birliğin nasıl sağlanabileceğine dair ilham verirken, halkımızın huzur ve güvenliğinin temelini oluşturur.

Kurban ise sadece bir hayvan kesmekten ibaret değil, kalplerimizdeki cömertlik tohumlarını yeşerten derin anlamlı bir ibadettir. Kesilen etin ihtiyaç sahipleriyle, komşularla ve akrabalarla paylaşılması, sadece bedensel bir doygunluk sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ruhları da besler. Bu paylaşım, toplumdaki gelir adaletsizliğini azaltır, zenginle yoksul arasında merhamet ve şefkat köprüleri kurar. Her bir lokmayla bencillik azalırken, fedakârlık ve yardımlaşma duyguları filizlenir. Kurban Bayramı, ailelerin, dostların bir araya geldiği, sevgi ve muhabbetin doruğa ulaştığı müstesna bir zamandır. Birlikte kurulan sofralar, kırgınlıkları unutturan, gönül bağlarını güçlendiren manevi bir ziyafettir. Ülkemizin dört bir yanında, hatta dünyanın uzak köşelerinde yapılan kurban yardımları, uluslararası dayanışmanın en güzel örneklerinden birini teşkil eder; bu, Türkiye'mizin dünya barışına uzanan şefkatli elidir.

Bu ibadetler, manevi derinliklerinin yanı sıra, ülkemiz ekonomisine ve toplumsal gelişimine de somut katkılar sunar. Ekonomik canlanma ve üretim noktasında, Hac dönemleri Türkiye'de turizmden ulaşıma, konaklamadan hediyelik eşya sektörüne kadar geniş bir alanda büyük bir ekonomik hareketlilik yaratır. Kurban Bayramı ise, hayvan üreticilerinden kasaplara, yem tedarikçilerinden nakliyecilere dek uzanan geniş bir ağı canlandırır. Özellikle kırsal bölgelerdeki küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerine adeta can suyu olur, istihdamı artırır ve yerel kalkınmayı destekler. Bu durum, paranın toplum içinde daha adil dolaşımına zemin hazırlarken, toplumsal gerilimi azaltan önemli bir faktördür. Ayrıca, Kurban Bayramı'nda yerli hayvan kesiminin teşvik edilmesi, ülkemizin hayvancılık sektöründe dışa bağımlılığını azaltarak kendi kendine yetebilme gücünü pekiştirir; bu, yerel üreticimizi desteklemenin ve ulusal ekonomimizi güçlendirmenin en doğal yollarından biridir. Bireyden topluma sosyal gelişime bakıldığında ise; Hac, bireylere küresel bir bakış açısı kazandırır, önyargıları siler ve dünya meselelerine karşı duyarlılığı artırır. İbadetlerin gerektirdiği disiplin, bireyin sorumluluk bilincini ve kişisel disiplinini güçlendirir; bu da idarecilerimizin daha etkin yönetimine, halkımızın güvenliğine katkıda bulunur. Kurban, ihtiyaç sahiplerini düşünme pratiğiyle empati ve merhameti derinleştirir. Bu manevi köprü, toplumsal çatışmaların azalmasına ve karşılıklı anlayışın artmasına vesile olur. Hac yolculuğunu tamamlamak, bireye manevi bir özgüven verir, aidiyet duygusunu güçlendirir; bu aidiyet, toplumumuzun huzur ve güvenliğinin temelini oluşturur. Son olarak Kurban, sahip olunan nimetlere şükretme ve kanaatkâr olma bilincini artırır; bu ruh hali, bireyin hırs ve çekişmeden uzaklaşmasına, daha huzurlu bir toplumsal yaşamın oluşmasına katkıda bulunur.

Hac ve Kurban ibadetleri, sadece dini emirler olmanın ötesinde, ülkemizin ve tüm insanlığın özlemini çektiği eşitlik, kardeşlik, hoşgörü, yardımlaşma, ekonomik adalet ve sosyal gelişimin en somut tezahürleridir. Onlar, milyonlarca kalbi bir araya getirerek, barışın ve refahın kalıcı kılınmasına hizmet eder. Allah Teâlâ'nın emrettiği ve rızasına kavuşmak için yaptığımız ibadetler, vicdanlarımızın özgürlüğünü sağlar, akıllı düşünmeyi besler, gönüllerimize sağlık ve huzuru doldurur. Türkiye olarak bu kutsal ibadetlerin bize sunduğu eşsiz fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek, toplumumuzu bir arada tutan bu güçlü dinamikleri pekiştirmek ve tüm insanlık için daha güvenli, daha huzurlu bir geleceğe ulaşmak adına hepimizin ortak sorumluluğudur.

Dr. İbrahim ÖZCAN