Sosyal Medyanın Gölgesinde Bir Hayat!

Türkiye’de sosyal medya kullanım süresi her geçen gün artıyor. Son veriler, bu platformlarda geçirilen günlük ortalama sürenin 2 saat 43 dakikaya ulaştığını ortaya koyuyor. Bu yalnızca bir sayı değil; dijitalleşen bir toplumun sessiz ama derin dönüşümünün göstergesi.

Elbette sosyal medya, bilgiye erişimi kolaylaştırıyor, insanları bir araya getiriyor, hatta kimi zaman toplumsal farkındalık yaratıyor. Ancak bu kadar yoğun bir kullanım, bizi bazı soruları da düşünmeye zorluyor: Gerçek hayatı ne kadar ıskalıyoruz? Göz göze bir sohbetin yerini, neden ekrandaki emojiler aldı?

Uzmanlar bu artışın, dijital alışkanlıkların ne denli değiştiğini ve internetin hayatımıza nasıl kök saldığını gözler önüne serdiğini söylüyor. Özellikle genç kuşak, sosyal medyayı yalnızca bir iletişim aracı değil, neredeyse bir yaşam alanı olarak görüyor. Sabah uyanır uyanmaz ekranlara uzanan eller, gün boyunca bildirimlerin peşinden koşan zihinler…

Evet, dijital çağdayız. Ama dijitalin getirdikleri kadar götürdüklerini de sorgulamak zorundayız. Sosyal medyanın bir “araç” olduğunu, amacın ise gerçek yaşamak olduğunu hatırlamakta fayda var.