Hilvan ilçesindeki İnik Mağaraları keşfedilmeyi beklerken, bölge ile ilgili birçok efsane de dilden dile dolaşıyor.
Haber Giriş Tarihi: 04.01.2021 10:49
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Şanlıurfa; Göbeklitepe, Balıklıgöl ve birçok özel değeri ile öne çıkarken, kentteki farklı güzellikler de ortaya çıkmayı bekliyor.
Bu değerlerden biri de Hilvan ilçesindeki İnik Mağaraları. Şanlıurfalı Fotoğraf Sanatçısı tarafından fotoğraflanan İnik Mağaraları, Garoz Köyü sınırlarının içerisinde yer alıyor.
Bölge ile ilgili olarak geçmişten günümüze birçok efsane dilden dile dolaşırken, mağaralarda Süryaniceye benzer yazılar, sarnıçlar ve farklı kalıntılar bulunuyor.
İnik Mağaraları ile ilgili olarak Alican'ın sosyal medya hesabında yaptığı paylaşım şu şekilde:
"Yöre halkı tarafından bir çok efsanesi ve hikayesi anlatılan İnik Mağaraları Urfa'nın kenarda köşede kalmış görülmeye değer zenginliklerinden bir yer.
Şanlıurfa Hilvan karayolundan yaklaşık 5 kilometre içerde, Yedikuyu Köyü'nün kuzey doğusunda. Garoz köyü sınırları içinde.
Etrafında kaya mezarların olduğu, kaya mezarların duvarlarında Süryaniceye benzer yazıların bulunduğu, sarnıçlar su yolları gibi kalıntıların bulunduğu mağaraların kimler tarafından ne için ve ne zaman yapıldığı bilinmeyen mekân geçmişte çobanların ve eski avcıların uğrak yeriymiş.
Anlatılan bir hikaye :
- Saati olmayan bir keklik avcısı vaktin, sabaha doğru olduğunu zannederek gece yarısı mağaralara olduğu bölgeye gider, uzun bir zaman günün doğmasını bekler gün doğmayınca olduğu yerde kürkünü üstüne örter uyur.
O esnada bir çoban da o civarda sürüsünü götürüyormuş, çoban yatan adamı farketmeden yanına kadar gelir, avcı sesleri duyarak uyanır, çoban tam avcının tepesinde belirince avcı bakar ki, tepesinde dev gibi bir şey korkudan bağırır o bağırınca çobanda bağırır ikisi aynı anda düşer uzun süre bayğın kalırlar.
Avcı uyanınca gün doğmuştur ve kimse yoktur korkudan toparlanır köyüne gider.
Bu hikaye köylüler arasında orada cin gören avcılar var diye dilden dile dolaşır.
Avcı daha sonra gördüğünün cin değil çoban olduğunu hatırlar."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Urfa'da keşfedilmeyi bekleyen tarih
Hilvan ilçesindeki İnik Mağaraları keşfedilmeyi beklerken, bölge ile ilgili birçok efsane de dilden dile dolaşıyor.
Şanlıurfa; Göbeklitepe, Balıklıgöl ve birçok özel değeri ile öne çıkarken, kentteki farklı güzellikler de ortaya çıkmayı bekliyor.
Bu değerlerden biri de Hilvan ilçesindeki İnik Mağaraları. Şanlıurfalı Fotoğraf Sanatçısı tarafından fotoğraflanan İnik Mağaraları, Garoz Köyü sınırlarının içerisinde yer alıyor.
Bölge ile ilgili olarak geçmişten günümüze birçok efsane dilden dile dolaşırken, mağaralarda Süryaniceye benzer yazılar, sarnıçlar ve farklı kalıntılar bulunuyor.
İnik Mağaraları ile ilgili olarak Alican'ın sosyal medya hesabında yaptığı paylaşım şu şekilde:
"Yöre halkı tarafından bir çok efsanesi ve hikayesi anlatılan İnik Mağaraları Urfa'nın kenarda köşede kalmış görülmeye değer zenginliklerinden bir yer.
Şanlıurfa Hilvan karayolundan yaklaşık 5 kilometre içerde, Yedikuyu Köyü'nün kuzey doğusunda. Garoz köyü sınırları içinde.
Etrafında kaya mezarların olduğu, kaya mezarların duvarlarında Süryaniceye benzer yazıların bulunduğu, sarnıçlar su yolları gibi kalıntıların bulunduğu mağaraların kimler tarafından ne için ve ne zaman yapıldığı bilinmeyen mekân geçmişte çobanların ve eski avcıların uğrak yeriymiş.
Anlatılan bir hikaye :
- Saati olmayan bir keklik avcısı vaktin, sabaha doğru olduğunu zannederek gece yarısı mağaralara olduğu bölgeye gider, uzun bir zaman günün doğmasını bekler gün doğmayınca olduğu yerde kürkünü üstüne örter uyur.
O esnada bir çoban da o civarda sürüsünü götürüyormuş, çoban yatan adamı farketmeden yanına kadar gelir, avcı sesleri duyarak uyanır, çoban tam avcının tepesinde belirince avcı bakar ki, tepesinde dev gibi bir şey korkudan bağırır o bağırınca çobanda bağırır ikisi aynı anda düşer uzun süre bayğın kalırlar.
Avcı uyanınca gün doğmuştur ve kimse yoktur korkudan toparlanır köyüne gider.
Bu hikaye köylüler arasında orada cin gören avcılar var diye dilden dile dolaşır.
Avcı daha sonra gördüğünün cin değil çoban olduğunu hatırlar."
En Çok Okunan Haberler