Röportaj: Celal Çiftçi – Murat Doğan
Fotoğraf: Cüneyt Çetiner
Şanlıurfa 1954 doğumlu Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü’nden emekli Mehmet Fethi Göktepe, Mençek Hanı’nda kendi çabasıyla açmış olduğu kültür evinde Şanlıurfa'yı tanıtmak amacıyla fahri olarak haftanın 5 günü burada hizmet veriyor. Burada Şanlıurfa konulu kitap, dergi ,CD, Mahalli Urfalı sanatçıların kaset ve resimleri ile bir kitaplık ve eskiden Urfa'da kullanılan tarihi eserler sergileyen Göktepe, Urfa aşkını ve sevgisini gelen yerli ve yabancı turistlere ve üniversite öğrencileriyle paylaşıyor.
Çevrede bulunan esnaf ve çırakların buradan kitap alıp okuması, resim, şiir ve muhtelif kültürel imkanlarından faydalanmalarına olanak sağlayan Mehmet Fethi Göktepe, Urfa kültürünün yeterince tanıtılamamasından yakındı.
Biz de Şanlıurfa Olay gazetesi olarak Mençek Hanı’nda bulunan kültür evinde Mehmet Fethi Göktepe ile bir röportaj yaparak tarihi ve kültürel konular üzerine konuştuk.
İşte Fethi Göktepe ile yaptığımız röportaj…
Mençek Hanı’nda bir kültür evi kurmuşsunuz; burada Urfa’nın kültürünü anlatmaya çalışıyorsunuz. Böyle bir hizmet nereden aklınıza geldi?
Ben Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü’nde görev yapıyordum. Urfa kültürü ile çok yakından ilgilendiğim için bir gün emekli olmam durumunda kendime bir yer açıp Urfa’nın kültürüne elimden geldiği kadar hizmet edeceğime söz verdim. Daha sonra emekli olduktan sonra babamın önceden terzicilik yaptığı bu dükkanı, kültür evi yaptım. Burada bir kütüphane kurdum. Çünkü bizim okuma alışkanlığımız çok azdır. 800 kasetlik bir Urfa arşivi hazırladım. Urfa ile ilgili çıkan yayınlardan gerek belediyelerin katkısı gerek Kültür Müdürlüğünün katkısı gerekse de kendi bütçemden bir arşiv hazırladım. 150 ciltlik bir Urfa köşesi oluşturdum. Burada karakalem çalışıyorum, şiir yazıyorum. Burada misafir ağırlıyorum. Urfa kültürü ile ilgili 6 şiir yazdım. Bunlardan biri dereceye girdi.
Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
4 yıl oldu burayı kurduğum. Yani 2013’te kurdum. Burada 13 tane televizyon programı yaptım. 8 tanesini Urfa kültürü üzerine yaptım. Bunlardan 5’i yayınlandı.
Urfa farklı bir şehir, farklı bir medeniyet; Urfa kültürünü nasıl anlatmak gerekir; bu kültürü biraz anlatır mısınız?
Urfa, güneşin doğduğu şehir. Medeniyetin beşiğidir. Peygamberler şehridir. Urfa’yı anlatmaya saatler günler yetmez. Urfa, kendi başına bir sanat şaheseridir. Peygamberler, evliyalar, Urfa’ya gelmiş. Birçok evliya başka yerde doğarken gelip Urfa’da vefat etmiştir. Said-i Nursi, Eyyüp Peygamber hatta peygamberlerin atası Hz. İbrahim’in makamı burada.
Biz Urfalılar olarak kültürümüzü yansıtabiliyor muyuz? Daha iyi sergileyebiliyor muyuz?
Hayır! Maalesef kültürümüzü yansıtamıyoruz.
Urfa’nın kültürünü daha iyi bir şekilde sergileyebilmek için ne yapmamız gerekir?
Öncelikle Urfa kültürüne aşık olan insanları bulmak lazım. Bu işin duayenleri var. Yani öz Urfalılar var. Başka bir şehirden gelip de Urfa’nın kültürünü anlatanlarla, siyasilerle bu iş yürümez. Bakıyorsun Urfa’nın kültürünü anlatmak için hiç bilmeyen biri, turist gezdirmeye gelenlere Urfa ile ilgili bir soru sorulduğunda cevabını veremiyor.
Şu anda duruma baktığımızda kendi yaşadığımız şehri, biz bile tam olarak tanımıyoruz. Bu şehrimizin reklamını yapamıyoruz. Siz de bu iş siyasilerle değil kültüre aşık olanlarla yürütülür dediniz. Siz Urfa’nın kültürüne aşık biri olarak nasıl bir çalışma yaptınız; Urfa hakkında kaç eser yazdınız?
Urfa’da yapılan mutfak müzesi takdire şayan bir projedir. Ancak birçok kişi orayı ziyaret etmek istiyor ancak bulamıyor. Çünkü ara sokakta kurulmuş ve yönünü belirleyen hiçbir tabela konulmamış. Sokağın girişine de giyimci esnaflar elbiseler astıkları için orada sokak olduğu bile bilinmiyor.
Urfa’ya ne peygamberler ne evliyalar gelmiş hatta Haçlı Seferlerinin ikisinin sebebi Urfa’dır. Ancak bunu kitaplarda bile göremiyoruz. Avgar Kralı Hz. İsa ile mektuplaşmış, o mektubun taş baskısı Çorum Müzesinin bahçesindedir. Ben bunu milletvekillerimize dilekçe ile gönderdim. Hiç kimse de bir dönüş yapmadı. Bu kültürü devam ettirmek için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyledim ancak çoğu zaman destek bulamıyorum. Bu nedenle kendi imkanlarımla elimden geldiğince hizmet etmeye çalışıyorum.
Bahsettiğiniz mektup, ne amaçla Hz. İsa’ya gönderildi? Bu konuyu biraz açar mısınız?
O dönemde Avgar Kralı bir hastalığa yakalanır, çare bulması için Hz. İsa’ya mektup gönderir. Hz. İsa da bir mendili yüzüne sürerek bu mendili krala gönderir. Ardından bu mendili yüzüne süren Kral iyileşir. Ondan sonra o mendil, Ulu Cami’nin girişine konulur. Pazar günleri onların ayin günleri olduğu için buraya konulan mendili hastalar gelip vücutlarına sürer. Daha sonra mendil yıpranmasın diye caminin iç kısmına alınır; oraya ziyarete gelenler ondan istifade eder. Sonra da mendil, orada bulunan kuyuya düşer. O su şifalı olur. Ancak o mendil şimdi Vatikan’dadır. Hz. İsa’nın da resmi üzerindedir. Hz. İsa ile Avgar Kralı arasındaki yazışmalar da Çorum’da olduğunu söyledik ancak kimse ilgilenmedi. Ayrıca Şanlıurfa’ya gelen Hıristiyanların da hiçbiri Ulu Cami’yi tanımıyor. Yani Urfa’nın kültüründe müthiş olaylar yaşanmış ancak sahip çıkılmıyor. Bunları anlatan da yok. Bilenler de zaten ölüyorlar. Bunlar da gitti mi artık Urfa’nın kültürü diye bir şey kalmaz.
Siz gönüllü olarak bu yola başvurmuşsunuz. Misafir ağırlıyorsunuz, Urfa’nın kültürünü anlatmaya çalışıyorsunuz. Buraya daha çok kimler geliyor?
Buraya genelde yabancılar gelir. Yani Urfa dışından veya başka ülkeden gelenler var. Az da olsa milletvekillerimiz, siyasilerimiz geliyor. Ancak çoğu zaman davet ettiğimde gelmiyorlar. Kültür müdürlüğünden, belediyeden her zaman kültürü anlatan dergiler isterim, buraya gelenlerin okuması açısından. Bir gün yine dışarıdan bir aile gelmişti, onları Urfa’nın kültür yerlerini gezdirdim, sonra yemek yedirdim, bayağı bir şaşırdılar. Urfa’nın bu kültürüne hayran kaldılar. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Zaten amacımız Urfa’yı daha güzel tanıtmaktır. Ama maalesef kültürümüzü başkalarına kaptırıyoruz. Kültürümüzde etkili olan duvar halılarının sergilenmesini istedim ama bununla bile ilgilenmediler. Şimdi ise Urfa’nın kültürünü yansıtan fotoğraf katalogları yaparak misafirlere dağıtmayı düşünüyorum.
Mehmet Fethi Göktepe kimdir?
1952 yılında Şanlıurfa’nın Hekimdede Mahallesi’nde doğdu. İlkokul ve ortaokulu Merkez İlköğretim’de okudu. Sabah çırak olarak çalışıp ardından okula giden Mehmet Fethi Göktepe, ortaokulu bitirdikten sonra terziciliğe başladı. 1974’te askerlik görevini yaptı. 20 ay askerlik görevini yaptıktan sonra Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü’nde göreve başladı. Urfa’nın kültürüyle yakından ilgilenen Mehmet Fethi Göktepe, emekli olduktan sonra 2013 yılında Mençek Hanı’nda babasının terzi dükkanını kültür evine dönüştürerek hizmet etmeye başladı.
Yorum Yazın