Röportaj: Mehmet Kaması
Günümüzde, her geçen gün çocukları etkisi altına alan televizyon dizileri ve programları, 0-6 yaş grubu çocuklar için büyük tehlike oluşturuyor. Türkiye toplumunun, giderek daha çok bağımlısı olduğu televizyonun çocuklar üzerindeki etkisini tehlikeli hal almaya başladı. Bu konuda ailelerin dikkatli olması gerektiğini söyleyen Psikolog Abidin Balkan, günümüzde televizyonun en fazla etkilediği yaş aralığının 0-6 yaş grubu olduğunu, çocukların izlediği diziler, programlar ve çizgi filmlerin bile şiddet ve kötü alışkanlık unsurlarını içerdiğini söyleyerek bunun da hem toplumsal hem de aile yapısına büyük zarar verdiğini söyledi. Bu konuda Şanlıurfa Olay gazetesine önemli açıklamalarda bulunan Psikolog Abidin Balkan, televizyonun etkisinde kalan çocukların arkadaş ilişkilerinde başarısız olacağını ve sürekli çocukların ebeveynleri ile tartışma içinde olacağının altını çizdi.
Televizyon izleyen çocukların film ve programlarda geçen karakterlerin gerçekmiş gibi algılayarak bunu dışarıda arkadaşlarına uyguluyor. Televizyon etkisinde kalan çocukların kültürel, dil, davranışsal, şiddet ve tüketimi gibi birçok anlamda etkilendiğini söyleyen Balkan, bazı televizyon programları ve dizilerinin sergilediği öğelerin çoğunun kültürümüzde yeri olmadığını, bundan dolayı bu tür içerikli dizi ve programlar, çocukların kültürel yapısını ve konuşma tarzını da etkisi altına aldığını söyledi.
İşte Psikolog Abidin Balkan ile yaptığımız röportajımızın devamı…
Televizyon etkisindeki çocuklar ne durumda şimdi?
Televizyon günümüzde etkilenmek adına çok önemli bir araçtır. Özellikle göze ve kulağa hitap eden çok önemli bir araç. Bunu çocuklarla ilgili ele aldığımızda ben bunu 0-6 yaş arası çocuk grubuna ayırmak istiyorum. 0-6 yaş arası aslında çocukların soyut düşüncesinin olmadığı, daha somut bir düşüncenin hâkim olduğu bir dönemdir. Bu dönem, çocuk bakım veren veya ebeveynlerini model alarak öğrenmeye başlar. Anne babasının davranışlarını takip eder; onları örnek alır ve kendisi de öğrenir. Bunun üzerinden yaparak, öğrenerek modeli üzerinden hayatı öğrenmek isteyen çocuklar, doğru olarak ebeveyninin kültürünü alır. Doğru davranışları öğrenir, akrabaları ve arkadaşları ile yaşayarak yaşamayı öğrenir.
Televizyonun çocuklar üzerindeki etkisine aileler nasıl bakıyor; çocuklarını bu tür öğelerden koruyor mu?
Bugün baktığımızda birçok aile çocuklarını susturmak için özellikle televizyonda reklamları açarak çocuğunu oturtuyor. Annesi de mutfakta işlerini yapmaya çalışıyor. Oysa o esnada çocuğun orada ne aldığı konusunda çok hâkim değildir. Bunu ne yazık ki bazen bilinçli aileler de yapıyor. Özellikle günde 30-40 kez yayımlanan reklamlar 0-6 yaş grubunda bulunan çocuklar için çok daha önemli sürekli bir değişim, hareketlilik var. Oysa onun çocuğa verdiği temel duygu tüketmektir. Çocuklar, o reklamda sunulan ürüne ulaşmak için ebeveyni zorluyor, burada paranın önemli olduğuna inanıyor. Paraya ulaşmak için ne yapması gerektiğini öğrenmeye çalışıyor.
Bu yaş grubu çocuklar da televizyonda gördüğü her şeyin gerçek olduğuna inanıyor. Çocuğun yaşamdaki gerçek algısını olumsuz anlamda değiştirir televizyon. Bununla birlikte arkadaş ilişkilerinde verimli olmaz, ikincisi ebeveyn ile çatışma yaşar. Çünkü o gördüğü ürünü aldırtmak ister. Üçüncüsü o yaparak, yaşayarak öğrenmeden mahrum kalır. Çocuk hayatı birebir öğrenmekten ziyade televizyon üzerinden kodlar. Ve çocuklar onların televizyonda yaptıklarının gerçek olduğunu düşünür ve onunla yaşarlar. Bugün çevrede televizyonlardaki karakterlerden esinlenip kendilerini onlar gibi gören insanlar çok. İçselleştirir ve bunu hayatına sokmaya çalışır. Bununla yola çıkarak doğal olarak kardeşi ile kavga eder, arkadaşları ile sorun yaşar.
Düşünsel anlamda çok sağlıklı düşünemez, bazen çıkan programlar çocuğun yaşına uygun değildir. Çocuk bunu içselleştirir ve psiko-sosyal gelişimi dediğimiz gelişim evrelerini çok sağlıklı geliştirmez.
Son yıllarda televizyon programlarına baktığımızda çok fazla şiddet içeriyor. Özellikle şiddet öğesi taşıyan çizgi filmler çok daha fazla revaçta. Ve çocuklar bunu izliyor. Oradaki karakterleri ile modellenmeye başlıyorlar. Son zamanlardaki dizilerden tutun da evlilik programlarına kadar çocuk bunları muhatap alıyor. Bunların kendi hayatında gerçek olduğunu varsayıp ileriki yaşantıda da aynı şekilde davranmaya başlıyor. Ahlaki gelişimi çok ciddi anlamda deforme etmeye çalışıyor. Vicdan çok geride kalıyor bireysellik ön planda. ‘Ben’ duygusu çok ön planda yer alıyor. Çocuk, bunlarla şiddeti içselleştiriyor ve şiddet artık hayatın bir parçası olmaya başlıyor. Daha çok baskı. Bilgiden ziyade sağlıklı bir iletişim kurmak, kişiler arası ilişkiler, kültürel öğeler. Bunları düşündüğümüzde televizyon sayesinde aslında bütün bunların kendi gerçekleri olmadığına başlıyor.
Televizyon, çocukları kültürel anlamda nasıl etkiliyor?
Dizilere baktığımızda daha çok çarpık ilişkilerin olduğu diziler, aldatmanın normalleştiği diziler. Bunlar, kendi kültürümüzde var olan öğeler değildir. İkincisi saygı duyma, komşuluk ilişkileri. Bunlara baktığımızda kendi kültürümüzde bu tür pozitif öğeler çok fazla iken çocuğun televizyonda muhatap olduğu dizilerde bunlar aslında birer eksi olarak duruyor hayatında. Ve çocuk doğru olarak kendi kültüründe de uzaklaşıyor. Ve yetişkinlerle tartışmaya başlıyorlar. Bu anlamda televizyon, bizim kültürümüzü ciddi anlamda olumsuz etkilemiş oluyor.
Televizyon, çocuğun dilini nasıl etkiler?
Dil gelişimi, çocukta konuşarak gelişir. Fakat çocuk, televizyonun sadece kulağa ve göze hitap ettiği için dil gelişimine ciddi anlamda olumsuz etkiler. Dikkat dağınıklığı yaratır; dikkat dağınıksızlığı olduğu için bu da beraberinde okul hayatında başarısızlığı getirir.
Televizyon, aile içerisindeki yapıyı nasıl etkiler?
Zaten televizyonu bir evin içinde düşündüğümüzde, uyku saatleri dışında sürekli açıktır. Çocuk, sürekli televizyon ile muhatap oluyor. Aile içindeki ilişkiler aslında ebeveynler televizyonu bir susturucu aracı olarak kullanıyor. Fakat o esnada çocuğun ne ile muhatap olduğunu, bunların çocuğu nasıl içselleştirdiğini bilmiyor. Baktığımızda devam eden süreçte çocuğun okul başarısızlığı, kişiler arasındaki başarısızlığın da televizyonda değil başka yerlerde arar. Aslında aile dediğimiz bir sistemdir. Sistemi sağlıklı besleyen şey de aile içindeki bireylerin sağlıklı iletişim ve ilişkileri iletişim önündeki en büyük engel de televizyondur. Bırakın çocukları, aile içindeki eşler bile birbiri ile konuşmuyor. Kimi televizyona, kimi telefonda. Telefon da bu anlamda ciddi bir araç olmuş durumda. Bunlar da iletişimi tamamen kesen bir algıdır. Yani sağlıklı aile dediğimiz modeli sağlıksız aileye dönüştürmeye başlıyor.
Bizim iletişimimizi güçlendiren şey dildir. Dili güçlendiren şey kitap okumak. Konuşmak, sohbet etmek. Yani bir aktivitede bulunmak hareket halidir. Televizyon, bunları tamamen engelliyor. Ve daha farklı bir dil geliştirmeye başlıyor. Çocuk televizyondaki dili kopyalamaya başlıyor. O televizyondaki dil de ne yazık ki kültürümüzde pozitif değerlerimize aykırı olan bir şeydir. Bununla birlikte evin içindeki hitap şekiller de değişmeye başlıyor. Normal şartlarda televizyondan ziyade aile bireylerinin birbirini doğru temelde iletişim anlamında beslediği, birbirinin duygularını önemsediği ve bunları paylaştığı sağlıklı bir aile yapısı. Ama günümüzde bu yok, akşam 5’te mesaisi biten insanlar, eve gittiğinde yaptıkları ilk iş televizyondur. Erkeğin haberleri, sporu vardır; kadının programları vardır derken uyuyana kadar böyle bir süreç yaşanır. Konuşmak nerede, iletişim nerede peki olması gereken nedir. Oysa çalışanlar için söylüyorum, akşam yemeği aile bireylerinin hep bir arada olduğu, sadece yemek yeme etkinliğinin gerçekleştirildiği değil. İletişimin konuşulduğu tarafların duygularını ifade ettiği gün içinde yaşadıkları olumlu veya olumsuz duyguları anlattıkları bir süreçtir.
Burada yetişen bireylerin de ne zaman farkına varır, televizyonun çocuklar için zararlı olduğunu çocuğumuz televizyondaki herhangi bir davranışı kopyalayıp uyguladığında, okul rehberlik servisi aradığında, ya da komşu şikayet ettiğinde müdahale etmeye çalışırız. Bunun dışında olması gereken şey, çocuk ve yetişkinlere bakım arasındaki ilişki de mutlaka birebir iletişim belirli saatlerde sohbet etmek. Onunla birlikte oyun oynamak belki geziye gitmek, piknik yapmak daha çok bunların aktivite olması gerekir.
Televizyonlarda şiddet sahneleri çok fazla ise çocuklarda doğal olarak rol model olarak o karakterleri model olarak alır. 0-6 yaş arası bu dönem çok önemlidir. Orada yapılanlar her şeyi gerçekmiş gibi kodlarlar. Ve kendi hayatını bundan ibaret görür. Devamında dikkat dağınıklığı, okul ile ilgili algısı olumsuz olmaya başlar. Kısa yoldan para kazanmanın yollarını hayatına uygular. Para, güç, bunlar daha çok çocuğun baskın öğeleridir. Buna ulaşmaya çalışır. Bunun dışında bahsettiğimiz o ahlaki değerler emek harcama araştırma, sorgulama inceleme bunlar televizyon sayesinde hiçleşir.
Bu konuda önlem almaları için ailelere nasıl davranmalarını önerirsiniz?
Televizyon, gündelik hayatımızın bir parçasıdır. Şu anda televizyonu karalamak doğru olmaz ama ondan tam anlamı ile faydalanmıyoruz. Bir çocuk için maksimum en fazla televizyon izleme saati 5 saattir. Aile şunu mutlaka yapmalıdır: akşam televizyondan ziyade akşam saatlerinde belli bir saat televizyon kapanıp çocuk ödevini yapmalı, ebeveynler de kitap okumalıdır. Çünkü çocuğun dersle ilgili algısını ebeveynler olumlayacaktır. Yâ da farklı bir etkinliği birlikte yapabilirler. İkincisi çocuğun izlediği programları mutlaka takip etmelidirler. Çocuk bir çizgi film izliyorsa yetişkin de onunla birlikte oturup izlemeli ve yorumlar yapmalıdır. Televizyon saatleri belli olmalı. Hangi saatlerde açılacak; hangi saatlerde kapanacak böylece çocuk şunu fark etmelidir: Televizyon, benim hayatımda vazgeçilmez bir araç değildir. Aile içi ilişkileri sıcak tutmaları için mutlaka aile öğelerinin birlikte vakit geçirebileceği çocuğun da psiko-sosyal olarak yapılabilecek etkinlikleri hayatlarına çok fazla sokmaları gerekiyor.
Yorum Yazın