Şanlıurfa Barosu, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile fes edilen İstanbul sözleşmesi hakkında basın açıklaması yaptı.
Haber Giriş Tarihi: 22.03.2021 12:26
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında Türkiye tarafından kabul edilen ve cumhur başkanı Erdoğanın kararı ile fesh edilidi. Şanlıurfa Barosu kadın hakları merkezi tarafaından basın açıklaması yapıldı. Şanlıurfa Barosu il binasının önünde açıklama yapıldı. Basın açıklamasını ise Nahide Polat Aslan yaptı.
Nahide Polat Aslan basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ!
Avrupa Konseyinin "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında Türkiye tarafından kabul edilmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülkedir. İstanbul Sözleşmesi, şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması için devletlere yol haritası çizen ve atılması gereken somut adımlar konusunda kılavuzluk eden uluslararası bir sözleşmedir.
Taraf devletlerden beklenen öncelikli olarak kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak; şiddet mağduruna ve failine karşı destek politikaları oluşturmaktır. Sözleşme kapsamında taraf devletlerin tüm ilgili organlar, kurumlar ve örgütlerle iş birliği içerisinde olması ve koordinasyon biriminin kurulması öngörülmektedir. Bunun yanında kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak da sözleşmenin amaçları arasındadır. Sözleşmeye göre taraf devletlerin şiddetle mücadele etmek için yeterli düzeyde mali kaynak ve insan kaynağı tahsis etmesi gerekmektedir. Taraf devlet kadını korumakla yükümlüdür.
''DEVLET KADINI KORUMAKLA YÜKÜMLÜDÜR''
İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilmesi, yürütmenin yasamayı gaspetmesidir. İstanbul Sözleşmesi Anayasa‘nın 90. Maddesine göre TBMM tarafından kabul edilmiş onaylanmış bir kanun niteliğinde olup, meclis kararı dışında kaldırılabilmesi mümkün değildir. Ayrıca Anayasanın 104. Maddesine göre Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. İstanbul Sözleşmesinde güvence altına alınan haklar vazgeçilmez ve doğuştan gelen haklarımız olduğundan hak ve özgürlüklerimizin bu yolla sınırlandırılması mümkün değildir. Bu karar hukuken yok hükmündedir. Yine İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesinde taraf devletin sözleşmeden geri çekilmesine ilişkin bildirim usulü ve bildirimin ne zaman yürürlüğe gireceği ayrıca düzenlenmiştir. Taraflardan herhangi biri, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacağı bir bildirimle, herhangi bir zaman bu Sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin feshi, konuya ilişkin bildirimin Genel Sekretere ulaştırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla çok taraflı bir uluslararası anlaşma iç hukukta nasıl yürürlüğe girdiyse buna paralel bir usülle geri alınmalıdır. Bu şekilde sözleşmenin feshi mümkün değildir. Kadını koruyan uluslararası bir sözleşmenin kaldırılması başlı başına büyük bir hatayken tamamen usule aykırı olarak Cumhurbaşkanlığı tasarrufu ile kaldırılması, yasama organının ve bir bütün olarak hukukun ve ilkelerinin hiçe sayılmasıdır.
‘’TAMAMEN USULE AYKIRI’’
İstanbul Sözleşmesi, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayalı uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmaya dayanan bir sözleşmedir. Kadınların can güvenliğini sağlamak, kadın mücadelesinin kazanımlarını geliştirmek, eşit ve adil bir toplum kurgulamak siyasi iktidarların sorumluluğundadır. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet ülkemizin ve tüm dünyanın en önemli meselelerinden biri iken, şiddetle mücadelenin hukuki temellerini zayıflatacak, şiddet eylemlerinin faillerini psikolojik olarak cesaretlendirecek, mağdurlarına ise korunmasızlık hissi verecek bu çekilme insan haklarının etkin biçimde korunması açısından da büyük bir sorun teşkil etmektedir.
İstanbul Sözleşmesine karşı olmak kadına yönelik şiddete ortak olmak, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok saymak ve kadınların yaşamına, haklarına, kazanımlarına karşı olmaktır. Kadın cinayetleri politiktir, yaşamın her alanında kadın mücadelesi ve kadın dayanışması ile eşit ve özgür bir toplumu hep beraber inşa edeceğiz. Kadın kazanımlarını geri götürecek, kadının insan haklarının ihlaline yol açacak, kadını özgür birey olmaktan uzaklaştırıp ayrımcılığa muhatap hale getirecek, kadının kazanılmış yasal haklarını zedeleyecek hiç bir girişimi kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesini kendisine bir tehdit olarak gören siyasi iktidarın baskıcı ve ataerkil isteklerine teslim olmayacağız. Meşruiyeti bulunmayan bu kararı tanımıyoruz, tanımayacağız. Sözleşmeden çekilmeyi asla ve asla kabul etmiyoruz. Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak hukuksuz bir şekilde alınan fesih kararından ivedilikle dönülmesi gerektiğini, kadın hak ve mücadelesinin birer parçası olan İstanbul Sözleşmesini savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Urfa Barosundan İstanbul Sözleşmesi açıklaması
Şanlıurfa Barosu, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile fes edilen İstanbul sözleşmesi hakkında basın açıklaması yaptı.
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında Türkiye tarafından kabul edilen ve cumhur başkanı Erdoğanın kararı ile fesh edilidi. Şanlıurfa Barosu kadın hakları merkezi tarafaından basın açıklaması yapıldı. Şanlıurfa Barosu il binasının önünde açıklama yapıldı. Basın açıklamasını ise Nahide Polat Aslan yaptı.
Nahide Polat Aslan basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ!
Avrupa Konseyinin "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında Türkiye tarafından kabul edilmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülkedir. İstanbul Sözleşmesi, şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması için devletlere yol haritası çizen ve atılması gereken somut adımlar konusunda kılavuzluk eden uluslararası bir sözleşmedir.
Taraf devletlerden beklenen öncelikli olarak kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak; şiddet mağduruna ve failine karşı destek politikaları oluşturmaktır. Sözleşme kapsamında taraf devletlerin tüm ilgili organlar, kurumlar ve örgütlerle iş birliği içerisinde olması ve koordinasyon biriminin kurulması öngörülmektedir. Bunun yanında kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak da sözleşmenin amaçları arasındadır. Sözleşmeye göre taraf devletlerin şiddetle mücadele etmek için yeterli düzeyde mali kaynak ve insan kaynağı tahsis etmesi gerekmektedir. Taraf devlet kadını korumakla yükümlüdür.
''DEVLET KADINI KORUMAKLA YÜKÜMLÜDÜR''
İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilmesi, yürütmenin yasamayı gaspetmesidir. İstanbul Sözleşmesi Anayasa‘nın 90. Maddesine göre TBMM tarafından kabul edilmiş onaylanmış bir kanun niteliğinde olup, meclis kararı dışında kaldırılabilmesi mümkün değildir. Ayrıca Anayasanın 104. Maddesine göre Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. İstanbul Sözleşmesinde güvence altına alınan haklar vazgeçilmez ve doğuştan gelen haklarımız olduğundan hak ve özgürlüklerimizin bu yolla sınırlandırılması mümkün değildir. Bu karar hukuken yok hükmündedir. Yine İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesinde taraf devletin sözleşmeden geri çekilmesine ilişkin bildirim usulü ve bildirimin ne zaman yürürlüğe gireceği ayrıca düzenlenmiştir. Taraflardan herhangi biri, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacağı bir bildirimle, herhangi bir zaman bu Sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin feshi, konuya ilişkin bildirimin Genel Sekretere ulaştırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla çok taraflı bir uluslararası anlaşma iç hukukta nasıl yürürlüğe girdiyse buna paralel bir usülle geri alınmalıdır. Bu şekilde sözleşmenin feshi mümkün değildir. Kadını koruyan uluslararası bir sözleşmenin kaldırılması başlı başına büyük bir hatayken tamamen usule aykırı olarak Cumhurbaşkanlığı tasarrufu ile kaldırılması, yasama organının ve bir bütün olarak hukukun ve ilkelerinin hiçe sayılmasıdır.
‘’TAMAMEN USULE AYKIRI’’
İstanbul Sözleşmesi, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayalı uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmaya dayanan bir sözleşmedir. Kadınların can güvenliğini sağlamak, kadın mücadelesinin kazanımlarını geliştirmek, eşit ve adil bir toplum kurgulamak siyasi iktidarların sorumluluğundadır. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet ülkemizin ve tüm dünyanın en önemli meselelerinden biri iken, şiddetle mücadelenin hukuki temellerini zayıflatacak, şiddet eylemlerinin faillerini psikolojik olarak cesaretlendirecek, mağdurlarına ise korunmasızlık hissi verecek bu çekilme insan haklarının etkin biçimde korunması açısından da büyük bir sorun teşkil etmektedir.
İstanbul Sözleşmesine karşı olmak kadına yönelik şiddete ortak olmak, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok saymak ve kadınların yaşamına, haklarına, kazanımlarına karşı olmaktır. Kadın cinayetleri politiktir, yaşamın her alanında kadın mücadelesi ve kadın dayanışması ile eşit ve özgür bir toplumu hep beraber inşa edeceğiz. Kadın kazanımlarını geri götürecek, kadının insan haklarının ihlaline yol açacak, kadını özgür birey olmaktan uzaklaştırıp ayrımcılığa muhatap hale getirecek, kadının kazanılmış yasal haklarını zedeleyecek hiç bir girişimi kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesini kendisine bir tehdit olarak gören siyasi iktidarın baskıcı ve ataerkil isteklerine teslim olmayacağız. Meşruiyeti bulunmayan bu kararı tanımıyoruz, tanımayacağız. Sözleşmeden çekilmeyi asla ve asla kabul etmiyoruz. Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak hukuksuz bir şekilde alınan fesih kararından ivedilikle dönülmesi gerektiğini, kadın hak ve mücadelesinin birer parçası olan İstanbul Sözleşmesini savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.
En Çok Okunan Haberler