KALEMDER Başkanı ve Doğu Batı Kardeşlik Platformu Doğu Sekreteryası Abdullah Göçmez,
“Bu süreçte akil insanların, fikir sahibi insanların, toplumda karşılığı olan tüm insanların el ele vererek hem teröre hem de bu tür operasyonlara dur demeli. Böyle bir hareketin başlaması lazım. Barış için kendimizi siper etmemiz lazım” diyor.
Haber Giriş Tarihi: 30.07.2015 09:28
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Röportaj:Mehmet ASLAN
KALEMDER Başkanı ve Doğu Batı Kardeşlik Platformu Doğu Sekreteryası Abdullah Göçmez ile, Doğu Bati Kardeşlik Platformu’nun çalışmalarını, çözüm sürecini ve Türkiye de son günlerde yaşanan gelişmeleri konuştuk.Bir birinden çarpıcı mesajlar veren Başkan Göçmez, “Her sorunumuzu çözmek içi konuşmamız lazım. Konuşarak çözemeyeceğimiz sorun yoktur!.. Farklı düşünebiliriz farkı fikirlerimiz olabilir. Ama bunlar bizim aynı masada buluşturmaya engel değildir” diyor.
İŞTE O RÖPORTAJ
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz, Abdullah Göçmez kimdir?
1972 Urfa Bozova doğumluyum . Anadolu Üniversitesi Odyometre bölümü mezunuyum. 1996 yılında Harran Üniversitesi hastanesinde Odyometrist olarak göreve başladım. sağlık sen’in değişik kademelerinde görev aldım. 1997yilinda Kalemder derneğinin kurucu başkan yardımcısı oldum. Su an KALEMDER Başkanı yani sıra Doğu Bati Kardeşlik Platformu Doğu Sekretaryası başkanıyım. valilik sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı mütevelli heyeti üyeliği yanında bir çok Sivil Toplum Kuruluşununda görevler yapmaktayım. Resmi görevim ise HRU araştırma ve Uygulama Hastanesi başmüdürlük görevini ifa ediyorum. Ama esas beni yetiştiren Hayrat Vakfıdır.
Doğu Batı Kardeşliği platformu nedir?
2009 yılında ilk defa bursadaki STK temsilciler uzun süre önce kurdukları bir platformlarında 2009 yılında diyorlar ki Türkiye’de bir Terör sorunu var. Biz de İslami hassasiyetleri olarak söyleyecek sözümüz olmalı. Çözüm noktasında ara bulucu olalım diyerek bir ekip kuruyorlar.
Bu ekip nereden işe başlıyor?
Bu ekip 5 kişiden oluşan bir ekipti. İlk olara Şanlıurfa’ya gelen bu ekip bizimle iletişime geçti. O zamanlar sağlık sen yönetimindeydim. Memur sen olarak bunlarla bir toplantı yaptık. Bize dediler ki bu bölgede bir yangın var. İnsanlar ölüyor. Biz bu yangına nasıl bir su dökebiliriz dediler.
Sizin cevabınız ne oldu?
Bizde bazı arkadaşlar tepki gösterdiler. Şimdiye kadar neredeydiniz. Niçin bu güne kadar müdahil olmadınız diye. Biz de dedik geçmişi bir kenara bırakalım. Bundan sonra ne yapabiliriz konuşabiliriz. Urfa’da 2 gün birlikte çalışmalar yaptık. Urfa’dan sonra bu arkadaşlar, Diyarbakır, Bingöl, Batman, Şırnak gibi 11 ili dolaşarak bu fikirlerini bölge STK’larıyla paylaştılar. İzlenimlerini bizimle paylaştılar. Dediler ki herkes mutabık. Bölgede barışa susamışlık var. O zaman gelin bu konuyla ilgili doğuyu ve batıyı birleştiren kardeşlik adımını atalım. Bu çalışmadan iki ay sonra Bursa’da 15 ilin STK temsilcilerinin katımıyla orada bir toplantı yaptık. Bu toplantıda Doğu Batı Kardeşlik platformu adıyla bir platform kurduk. O toplantıya Memur sen temsilcisi olarak ben ve İbrahim Coşkun katıldık.
Bu platformun amacı neydi?
Amacı şuydu, evet, Türkiye’de bir terör sorunu var. Bu terör sorununda İslami hassasiyeti olan STK’ların bir çözüm önerileri olduğunu ortaya koymalıyız. Bunu da en yüksek perdeden taraflara sunmalıyız.
Bu platformun kuruluşuna devlet ve ya hükümet dahil oldu mu?
Hiç kimse dahil olmadı. Tamamen Sivil bir platformdu.
Mesela ne gibi konular tartışıldı, platform olarak ne yapmaya karar verdiniz?
Biz başta Kürtlere verilmeyen hakların bir an önce verilmesi. Dinle ilgili engellemelerin kaldırılması. Doğu bölgesine yapılan negatif ayrımcılıkların tamamen kaldırılması için ortak bir deklarasyon yayınladık o zaman!..
Sonra platform olarak ne yaptınız?
Aynı yıl içerisinde Diyarbakır’da 33 ilin STK temsilcilerik katılımıyla, Başta Hilal Kaplan, Altan Tan ve Yasin Aktay gibi fikir adamların katımlıyla bir çalıştay daha yaptık. Çalıştayda birinci madde olarak yeni ve sivil bir anayasa, koruculuk sisteminin revize edilip ortadan kaldırılması, anadilin önündeki tüm engellerin ortadan kaldırılması ve en önemlisi bu toplantıda hiçbir taraf ortaya hiçbir şart sürmeden silahları susturmaları.
Bu çalıştaylar hangi aralıklarla bu tür toplantılarını yapmaya devam etti?
Bu çalışmalar her yıl yapılmaya devam etti. Ama gerek görüldüğü durumlarda yıl içerisinde değişik toplantılar yapıldığı oldu.
Sizin bu çalışyatların sonucunu yayınladığınızda gerek dağ kadrosunda gerekse devlet erkanında nasıl bir karşılık buldu?
Bize herkesimden teşekkür geldi. Çünkü bir hiçbir tarafı tutmadan hakkaniyetten taraf olarak bu ülkenin insanlarının artık ölmemesi gerektiğini, bir birlerini aşağlamama, rencide etmeme konusunda bütün eylem ve söylemlerin terk edilmesi çağrısı yaptık. Bu her kesimden destek gördü.
TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ BİR ÇOK ENGEL ORTADAN KALKTI
Sizin bu çalışmalarınız 6. Yılına girdi. O günden bu güne sizin çalışmalarınızın toplumda etkisi ne oldu?
Bir hedefimiz vardı. Bir an önce silahların susması hedefimiz. Silahların konuşulduğu ortamda fikirler konuşamazdı. Ölümlerin olduğu bir ortamda barıştan, kardeşlikten konuşamazdık. Bu noktadaki hedefimize Allah’a şükür ulaşıldı. Haklar noktasında ulaşılması gereken noktaya ulaşmasa da hakların büyük kısmı verildi. Özellikle Türkiye’nin önündeki bir çok engel ortadan kalktı.
EN GÜZELİ ÖLÜMLER DURMUŞTU
Ne gibi engeller kalktı?
Mesela yerleşim yerlerinin isimlerinin iade edilmesi. Devletin 24 saat Kürtçe yayın yapan TV açması, anadildeki eğitimin önündeki bir çok engelin kaldırılması. Hatta insanların bile kullandığı isimleride sıkıntılar vardı onlar da ortadan kalktı. Ama en güzeli ölümler durmuştu. Bizim esas hedeflediğimiz insanların yaşaması. Ölümlerin olmamasıydı. Bu da başarıldı.
BAZI GRUPLAR DEĞİŞİK HEDEFLER ORTAYA KOYDULAR
Barış süreci denen çatışmasızlık ortamı 3 yıl sürdü. Şimdi hükümet barış sürecinin durdurulduğunu açıkladı. Yeniden bir çatışma sürecine girildi. Bütün bu olumlu adımlardan sonra sürecin buraya gelmesini neye bağlıyorsunuz?
Ülkeler kendi içerisinde kendi içerisindeki dinamitlerle yönetilmiyorlar. Bakınız çevremiz kan gölüne döndü. Suriye’de gece gündüz katliamlar yaşanıyor. Değişik fersiyonlar ortaya çıkıyor. Bazı gruplar değişik hedefler ortaya koydular. Bütün bunlar Türkiye’ye de yansıdı. Yoksa bu çözüm sürecine zaman zaman doğu bölgelerinde yüzde 98’e varan destek oldu. Batı da ise bu destek yüzde 80’in altına hiç düşmedi. Dolayısıyla bu bizim açımızda bitmişti. Ama bizim dışımızda gelişen olaylar bazı olaylar ülkemizi de etkiledi…
BARIŞ İÇİN KENDİMİZİ SİPER ETMEMİZ LAZIM!..
İslami STK’lar olarak başlattığınız kardeşlik platformu elbette sadece Kürtleri ve Türkleri değil tüm milletleri kapsıyordu. Mesela son günlerde başlayan çatışma ortamı için neler diyeceksiniz?
Ben kendi noktai nazarımdan baktığımda gönlük hiçbir ölümün olmamasından yana. Fakat devletlerin de kendilerine yönelen tehditleri kendilerine göre bertaraf etme yöntemleri var. Şu geçmişe dönüp baktığımızda aldığımız ders; hiçbir zaman ölümle öldürmekle, operasyonlarla bu iş bitmiyor. Onun için bu süreçte en büyük temennim, akil insanların, fikir sahibi insanların, toplumda karşılığı olan tüm insanların el ele vererek hem teröre hem de bu tür operasyonlara dur demeli. Böyle bir hareketin başlaması lazım. Barış için kendimizi siper etmemiz lazım!..
BU SAHADA OYNANAN MAÇ GİBİDİR
Bu operasyonlarla ilgili bir öngörünüz var mı? Durdurulan çözüm süreci bir daha ne zaman nasıl başlar sizce?
Bu gibi şeylerin ön görüsü olmaz! Bu sahada oynanan maç gibidir. Ne zaman kimin nasıl bir hamle yapacağını kestirmek zor. Ben inanıyorum ki devletin burada asıl kastı insanları öldürmek değildir. Böyle olsaydı 3 yıldır barış süreci yürütülmezdi. Karşı tarafta da gerçekten barış yanlısı insanlar vardır. Bunların gayretlerine şahit olduk. Onun için bu iki tarafın barış yanlısı kişilerin insiyatifi ele almaları lazım. O zaman barış süreci durduğu yerden devam eder. Bu için bir tarafı Tayyip Erdoğan’dır. Öbür tarafta da Abdullah Öcalan vardı. Her ikisi ısrarla barış sürecinin devam etmesini istediler. Fakat şahin bu gidişatı sabote ettiler…
ÖCALAN’IN HİÇBİR TAVSİYESİNE UYULMUYOR
Bu süreçte Öcalan sanki devre dışı bırakılıyor gibi bir hava var. Buna ne diyeceksiniz?
Enteresandır ki HDP seçime giderken halkın üzerindeki etkisinden dolayı onun ismini kullandı. Seçimden sonra benim gördüğüm şu ki Öcalan’ın hiçbir tavsiyesine uyulmuyor.
Siz akil insanların bu süreçte aktif rol almaları gerektiğini söylediniz. Siz de Doğu Batı Kardeşliği Platformu olarak girişimde bulunacak mısınız?
Dağınık sisli havanın dağılması gerekir. İnsanlar pozisyon almaktan korkar hale geldiler. Bu havanın biraz dağılması lazım.
TAŞLARIN YERİNE OTURACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Barış cesur insanların işidir. Doğu Batı Kardeşliği Platformu da cesur insanlardan oluşuyor. Barış için bedenini ortaya koymuş bu insanların tekrar ve acilen toplanması lazım değil mi?
Platformdaki arkadaşlarımızla bunun için görüşmelerimizi yapıyoruz. Nereden nasıl başlamamız gerektiği konusunda fikir alışverişine devam ediyoruz. Sapla saman bir birine o kadar karıştırıldı ki. Biz barış için söyleyeceğimiz her söz bile birileri bir başka tarafa çekebilir. Son iki üç günlük süreçte insanların konuşmaya dahi korktuğu bir süreç. Yaşla kurunun beraber yakılabileceği bir süreç ama önümüzdeki iki üç günde taşların yerine oturacağını düşünüyorum. İnşallah en kısa zamanda biz de inisiyatif alacağız.
BURADAKİ KÜRT KARDEŞLERİMİZİ UNUTMUŞUZ
Doğu ve batıyı bir araya getiren kardeşlik platformu için bize anlatacağınız bir anekdotunuz var mı?
Bursa’da yaptığımız ilk platform toplantısında insanlar bize bunlar PKK’nın ekmeğine yağ sürmek için çalışıyorlar. Burada ne işleri var diye tepki göstermişlerdi. Diyarbakır’da da tersi bir durum yaşanmıştı. Orada da bunları devletin ajanıdır diyen arkadaşlarımız oldu. Ama en çok ilgimizi çeken şu oldu; Batıdaki STK başkanları şunu itiraf ettiler… ‘Evet, biz şimdiye kadar kürt sorununu sizin anlattığınız şekilde bilmiyorduk. Doğu deyince sadece terör ve kargaşadan ve bir de gelen şehit cenazelerinden ibaret sanıyorduk. Demek ki biz cumhuriyetle beraber buradaki kürt kardeşlerimizi unutmuşuz. Onların sorunlarına eğilmemişiz. Kendimiz için istediğimizi bu kardeşlerimiz için de istememişiz’ dediler.
BİR BİRİMİZE ETLE KEMİK GİBİ BAĞLANMIŞIZ
Demek ki bizim konuşarak çözemeyeceğimiz sorunumuz yok! Konuşmak için de mutlaka bir araya gelmemiz lazım. O zaman çözülmeyen hiçbir sorun da kalmaz değil mi?
Bu memleketin insanı 1000 yıldan uzun bir süredir bir aradayız. Birçoğumuz aynı inancı paylaşıyoruz. Aynı havayı soluyoruz. Bir birimize etle kemik gibi bağlanmışız. Konuşarak pek ala anlaşabileceğimiz bir çok ortak yanımız var. Şu andaki tek sıkıntımız, çatışmaya meraklı kesimlerin bir an önce aklı selimle hareket etmeleri… Ne devletin doğudaki dağları bombalamasıyla elde edeceği bir kazanç vardır. Ne de PKK’nın burada askeri şehit etmesiyle elde edebileceği bir şey vardır. Molotof’la, araç yakmayla, barajları tehdit etmeyle buradaki halka hiçbir hizmet yapılmaz. Her sorunumuzu çözmek içi konuşmamız lazım. Konuşarak çözemeyeceğimiz sorun yoktur!.. Farklı düşünebiliriz farkı fikirlerimiz olabilir. Ama bunlar bizim aynı masada buluşturmaya engel değildir.
HUZUR İÇERİSİNDE YAŞAMASINI İSTİYORUZ
Son olarak okuyucularıma nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Biz Kürdüyle Türkiyle Arabıyla beraber huzur içerisinde yaşamasını istiyoruz. Her halkın fitri olarak doğuştan gelen hakları vardır. Biz bunların verilmesi için ısrarla mücadele ediyoruz. Tam sivil ve demokratik anayasanın mutlaka gündeme almamız lazım. Bir birimize karşı kin ve nefret söylemlerini acilen terk etmemiz lazım. Bakın,yanı başımızda Suriye’de ekmek yok. Ama 200 tane grup gece gündüz mermi sıkıyor. Bomba patlatıyor. Ne bomba bitiyor ne de mermi! Birileri onlara diyor ki senin ekmeğe ihtiyacın yok! Sen kardeşine mermi sık. Mermilerin bittikçe biz sana veririz. Bu kadar silahı vermiyi ve roketatarı kim niçin veriyor demiyoruz. Ben niçin kardeşime silah doğrultuyorum diye düşünmemiz lazım. Acil çağrım HDP’nin PKK’yı silahsızlanma ortamına çekmesi için ikna etmesi gerekiyor. Hükümetin de hemen akabinde bütün operasyonları durdurduğuna dair bir haberle uyanmak istiyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
KALEMDER Başkanı Göçmez OLAY'a konuştu...
KALEMDER Başkanı ve Doğu Batı Kardeşlik Platformu Doğu Sekreteryası Abdullah Göçmez, “Bu süreçte akil insanların, fikir sahibi insanların, toplumda karşılığı olan tüm insanların el ele vererek hem teröre hem de bu tür operasyonlara dur demeli. Böyle bir hareketin başlaması lazım. Barış için kendimizi siper etmemiz lazım” diyor.
Röportaj:Mehmet ASLAN
KALEMDER Başkanı ve Doğu Batı Kardeşlik Platformu Doğu Sekreteryası Abdullah Göçmez ile, Doğu Bati Kardeşlik Platformu’nun çalışmalarını, çözüm sürecini ve Türkiye de son günlerde yaşanan gelişmeleri konuştuk.Bir birinden çarpıcı mesajlar veren Başkan Göçmez, “Her sorunumuzu çözmek içi konuşmamız lazım. Konuşarak çözemeyeceğimiz sorun yoktur!.. Farklı düşünebiliriz farkı fikirlerimiz olabilir. Ama bunlar bizim aynı masada buluşturmaya engel değildir” diyor.
İŞTE O RÖPORTAJ
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz, Abdullah Göçmez kimdir?
1972 Urfa Bozova doğumluyum . Anadolu Üniversitesi Odyometre bölümü mezunuyum. 1996 yılında Harran Üniversitesi hastanesinde Odyometrist olarak göreve başladım. sağlık sen’in değişik kademelerinde görev aldım. 1997yilinda Kalemder derneğinin kurucu başkan yardımcısı oldum. Su an KALEMDER Başkanı yani sıra Doğu Bati Kardeşlik Platformu Doğu Sekretaryası başkanıyım. valilik sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı mütevelli heyeti üyeliği yanında bir çok Sivil Toplum Kuruluşununda görevler yapmaktayım. Resmi görevim ise HRU araştırma ve Uygulama Hastanesi başmüdürlük görevini ifa ediyorum. Ama esas beni yetiştiren Hayrat Vakfıdır.
Doğu Batı Kardeşliği platformu nedir?
2009 yılında ilk defa bursadaki STK temsilciler uzun süre önce kurdukları bir platformlarında 2009 yılında diyorlar ki Türkiye’de bir Terör sorunu var. Biz de İslami hassasiyetleri olarak söyleyecek sözümüz olmalı. Çözüm noktasında ara bulucu olalım diyerek bir ekip kuruyorlar.
Bu ekip nereden işe başlıyor?
Bu ekip 5 kişiden oluşan bir ekipti. İlk olara Şanlıurfa’ya gelen bu ekip bizimle iletişime geçti. O zamanlar sağlık sen yönetimindeydim. Memur sen olarak bunlarla bir toplantı yaptık. Bize dediler ki bu bölgede bir yangın var. İnsanlar ölüyor. Biz bu yangına nasıl bir su dökebiliriz dediler.
Sizin cevabınız ne oldu?
Bizde bazı arkadaşlar tepki gösterdiler. Şimdiye kadar neredeydiniz. Niçin bu güne kadar müdahil olmadınız diye. Biz de dedik geçmişi bir kenara bırakalım. Bundan sonra ne yapabiliriz konuşabiliriz. Urfa’da 2 gün birlikte çalışmalar yaptık. Urfa’dan sonra bu arkadaşlar, Diyarbakır, Bingöl, Batman, Şırnak gibi 11 ili dolaşarak bu fikirlerini bölge STK’larıyla paylaştılar. İzlenimlerini bizimle paylaştılar. Dediler ki herkes mutabık. Bölgede barışa susamışlık var. O zaman gelin bu konuyla ilgili doğuyu ve batıyı birleştiren kardeşlik adımını atalım. Bu çalışmadan iki ay sonra Bursa’da 15 ilin STK temsilcilerinin katımıyla orada bir toplantı yaptık. Bu toplantıda Doğu Batı Kardeşlik platformu adıyla bir platform kurduk. O toplantıya Memur sen temsilcisi olarak ben ve İbrahim Coşkun katıldık.
Bu platformun amacı neydi?
Amacı şuydu, evet, Türkiye’de bir terör sorunu var. Bu terör sorununda İslami hassasiyeti olan STK’ların bir çözüm önerileri olduğunu ortaya koymalıyız. Bunu da en yüksek perdeden taraflara sunmalıyız.
Bu platformun kuruluşuna devlet ve ya hükümet dahil oldu mu?
Hiç kimse dahil olmadı. Tamamen Sivil bir platformdu.
Mesela ne gibi konular tartışıldı, platform olarak ne yapmaya karar verdiniz?
Biz başta Kürtlere verilmeyen hakların bir an önce verilmesi. Dinle ilgili engellemelerin kaldırılması. Doğu bölgesine yapılan negatif ayrımcılıkların tamamen kaldırılması için ortak bir deklarasyon yayınladık o zaman!..
Sonra platform olarak ne yaptınız?
Aynı yıl içerisinde Diyarbakır’da 33 ilin STK temsilcilerik katılımıyla, Başta Hilal Kaplan, Altan Tan ve Yasin Aktay gibi fikir adamların katımlıyla bir çalıştay daha yaptık. Çalıştayda birinci madde olarak yeni ve sivil bir anayasa, koruculuk sisteminin revize edilip ortadan kaldırılması, anadilin önündeki tüm engellerin ortadan kaldırılması ve en önemlisi bu toplantıda hiçbir taraf ortaya hiçbir şart sürmeden silahları susturmaları.
Bu çalıştaylar hangi aralıklarla bu tür toplantılarını yapmaya devam etti?
Bu çalışmalar her yıl yapılmaya devam etti. Ama gerek görüldüğü durumlarda yıl içerisinde değişik toplantılar yapıldığı oldu.
Sizin bu çalışyatların sonucunu yayınladığınızda gerek dağ kadrosunda gerekse devlet erkanında nasıl bir karşılık buldu?
Bize herkesimden teşekkür geldi. Çünkü bir hiçbir tarafı tutmadan hakkaniyetten taraf olarak bu ülkenin insanlarının artık ölmemesi gerektiğini, bir birlerini aşağlamama, rencide etmeme konusunda bütün eylem ve söylemlerin terk edilmesi çağrısı yaptık. Bu her kesimden destek gördü.
TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ BİR ÇOK ENGEL ORTADAN KALKTI
Sizin bu çalışmalarınız 6. Yılına girdi. O günden bu güne sizin çalışmalarınızın toplumda etkisi ne oldu?
Bir hedefimiz vardı. Bir an önce silahların susması hedefimiz. Silahların konuşulduğu ortamda fikirler konuşamazdı. Ölümlerin olduğu bir ortamda barıştan, kardeşlikten konuşamazdık. Bu noktadaki hedefimize Allah’a şükür ulaşıldı. Haklar noktasında ulaşılması gereken noktaya ulaşmasa da hakların büyük kısmı verildi. Özellikle Türkiye’nin önündeki bir çok engel ortadan kalktı.
EN GÜZELİ ÖLÜMLER DURMUŞTU
Ne gibi engeller kalktı?
Mesela yerleşim yerlerinin isimlerinin iade edilmesi. Devletin 24 saat Kürtçe yayın yapan TV açması, anadildeki eğitimin önündeki bir çok engelin kaldırılması. Hatta insanların bile kullandığı isimleride sıkıntılar vardı onlar da ortadan kalktı. Ama en güzeli ölümler durmuştu. Bizim esas hedeflediğimiz insanların yaşaması. Ölümlerin olmamasıydı. Bu da başarıldı.
BAZI GRUPLAR DEĞİŞİK HEDEFLER ORTAYA KOYDULAR
Barış süreci denen çatışmasızlık ortamı 3 yıl sürdü. Şimdi hükümet barış sürecinin durdurulduğunu açıkladı. Yeniden bir çatışma sürecine girildi. Bütün bu olumlu adımlardan sonra sürecin buraya gelmesini neye bağlıyorsunuz?
Ülkeler kendi içerisinde kendi içerisindeki dinamitlerle yönetilmiyorlar. Bakınız çevremiz kan gölüne döndü. Suriye’de gece gündüz katliamlar yaşanıyor. Değişik fersiyonlar ortaya çıkıyor. Bazı gruplar değişik hedefler ortaya koydular. Bütün bunlar Türkiye’ye de yansıdı. Yoksa bu çözüm sürecine zaman zaman doğu bölgelerinde yüzde 98’e varan destek oldu. Batı da ise bu destek yüzde 80’in altına hiç düşmedi. Dolayısıyla bu bizim açımızda bitmişti. Ama bizim dışımızda gelişen olaylar bazı olaylar ülkemizi de etkiledi…
BARIŞ İÇİN KENDİMİZİ SİPER ETMEMİZ LAZIM!..
İslami STK’lar olarak başlattığınız kardeşlik platformu elbette sadece Kürtleri ve Türkleri değil tüm milletleri kapsıyordu. Mesela son günlerde başlayan çatışma ortamı için neler diyeceksiniz?
Ben kendi noktai nazarımdan baktığımda gönlük hiçbir ölümün olmamasından yana. Fakat devletlerin de kendilerine yönelen tehditleri kendilerine göre bertaraf etme yöntemleri var. Şu geçmişe dönüp baktığımızda aldığımız ders; hiçbir zaman ölümle öldürmekle, operasyonlarla bu iş bitmiyor. Onun için bu süreçte en büyük temennim, akil insanların, fikir sahibi insanların, toplumda karşılığı olan tüm insanların el ele vererek hem teröre hem de bu tür operasyonlara dur demeli. Böyle bir hareketin başlaması lazım. Barış için kendimizi siper etmemiz lazım!..
BU SAHADA OYNANAN MAÇ GİBİDİR
Bu operasyonlarla ilgili bir öngörünüz var mı? Durdurulan çözüm süreci bir daha ne zaman nasıl başlar sizce?
Bu gibi şeylerin ön görüsü olmaz! Bu sahada oynanan maç gibidir. Ne zaman kimin nasıl bir hamle yapacağını kestirmek zor. Ben inanıyorum ki devletin burada asıl kastı insanları öldürmek değildir. Böyle olsaydı 3 yıldır barış süreci yürütülmezdi. Karşı tarafta da gerçekten barış yanlısı insanlar vardır. Bunların gayretlerine şahit olduk. Onun için bu iki tarafın barış yanlısı kişilerin insiyatifi ele almaları lazım. O zaman barış süreci durduğu yerden devam eder. Bu için bir tarafı Tayyip Erdoğan’dır. Öbür tarafta da Abdullah Öcalan vardı. Her ikisi ısrarla barış sürecinin devam etmesini istediler. Fakat şahin bu gidişatı sabote ettiler…
ÖCALAN’IN HİÇBİR TAVSİYESİNE UYULMUYOR
Bu süreçte Öcalan sanki devre dışı bırakılıyor gibi bir hava var. Buna ne diyeceksiniz?
Enteresandır ki HDP seçime giderken halkın üzerindeki etkisinden dolayı onun ismini kullandı. Seçimden sonra benim gördüğüm şu ki Öcalan’ın hiçbir tavsiyesine uyulmuyor.
Siz akil insanların bu süreçte aktif rol almaları gerektiğini söylediniz. Siz de Doğu Batı Kardeşliği Platformu olarak girişimde bulunacak mısınız?
Dağınık sisli havanın dağılması gerekir. İnsanlar pozisyon almaktan korkar hale geldiler. Bu havanın biraz dağılması lazım.
TAŞLARIN YERİNE OTURACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Barış cesur insanların işidir. Doğu Batı Kardeşliği Platformu da cesur insanlardan oluşuyor. Barış için bedenini ortaya koymuş bu insanların tekrar ve acilen toplanması lazım değil mi?
Platformdaki arkadaşlarımızla bunun için görüşmelerimizi yapıyoruz. Nereden nasıl başlamamız gerektiği konusunda fikir alışverişine devam ediyoruz. Sapla saman bir birine o kadar karıştırıldı ki. Biz barış için söyleyeceğimiz her söz bile birileri bir başka tarafa çekebilir. Son iki üç günlük süreçte insanların konuşmaya dahi korktuğu bir süreç. Yaşla kurunun beraber yakılabileceği bir süreç ama önümüzdeki iki üç günde taşların yerine oturacağını düşünüyorum. İnşallah en kısa zamanda biz de inisiyatif alacağız.
BURADAKİ KÜRT KARDEŞLERİMİZİ UNUTMUŞUZ
Doğu ve batıyı bir araya getiren kardeşlik platformu için bize anlatacağınız bir anekdotunuz var mı?
Bursa’da yaptığımız ilk platform toplantısında insanlar bize bunlar PKK’nın ekmeğine yağ sürmek için çalışıyorlar. Burada ne işleri var diye tepki göstermişlerdi. Diyarbakır’da da tersi bir durum yaşanmıştı. Orada da bunları devletin ajanıdır diyen arkadaşlarımız oldu. Ama en çok ilgimizi çeken şu oldu; Batıdaki STK başkanları şunu itiraf ettiler… ‘Evet, biz şimdiye kadar kürt sorununu sizin anlattığınız şekilde bilmiyorduk. Doğu deyince sadece terör ve kargaşadan ve bir de gelen şehit cenazelerinden ibaret sanıyorduk. Demek ki biz cumhuriyetle beraber buradaki kürt kardeşlerimizi unutmuşuz. Onların sorunlarına eğilmemişiz. Kendimiz için istediğimizi bu kardeşlerimiz için de istememişiz’ dediler.
BİR BİRİMİZE ETLE KEMİK GİBİ BAĞLANMIŞIZ
Demek ki bizim konuşarak çözemeyeceğimiz sorunumuz yok! Konuşmak için de mutlaka bir araya gelmemiz lazım. O zaman çözülmeyen hiçbir sorun da kalmaz değil mi?
Bu memleketin insanı 1000 yıldan uzun bir süredir bir aradayız. Birçoğumuz aynı inancı paylaşıyoruz. Aynı havayı soluyoruz. Bir birimize etle kemik gibi bağlanmışız. Konuşarak pek ala anlaşabileceğimiz bir çok ortak yanımız var. Şu andaki tek sıkıntımız, çatışmaya meraklı kesimlerin bir an önce aklı selimle hareket etmeleri… Ne devletin doğudaki dağları bombalamasıyla elde edeceği bir kazanç vardır. Ne de PKK’nın burada askeri şehit etmesiyle elde edebileceği bir şey vardır. Molotof’la, araç yakmayla, barajları tehdit etmeyle buradaki halka hiçbir hizmet yapılmaz. Her sorunumuzu çözmek içi konuşmamız lazım. Konuşarak çözemeyeceğimiz sorun yoktur!.. Farklı düşünebiliriz farkı fikirlerimiz olabilir. Ama bunlar bizim aynı masada buluşturmaya engel değildir.
HUZUR İÇERİSİNDE YAŞAMASINI İSTİYORUZ
Son olarak okuyucularıma nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Biz Kürdüyle Türkiyle Arabıyla beraber huzur içerisinde yaşamasını istiyoruz. Her halkın fitri olarak doğuştan gelen hakları vardır. Biz bunların verilmesi için ısrarla mücadele ediyoruz. Tam sivil ve demokratik anayasanın mutlaka gündeme almamız lazım. Bir birimize karşı kin ve nefret söylemlerini acilen terk etmemiz lazım. Bakın,yanı başımızda Suriye’de ekmek yok. Ama 200 tane grup gece gündüz mermi sıkıyor. Bomba patlatıyor. Ne bomba bitiyor ne de mermi! Birileri onlara diyor ki senin ekmeğe ihtiyacın yok! Sen kardeşine mermi sık. Mermilerin bittikçe biz sana veririz. Bu kadar silahı vermiyi ve roketatarı kim niçin veriyor demiyoruz. Ben niçin kardeşime silah doğrultuyorum diye düşünmemiz lazım. Acil çağrım HDP’nin PKK’yı silahsızlanma ortamına çekmesi için ikna etmesi gerekiyor. Hükümetin de hemen akabinde bütün operasyonları durdurduğuna dair bir haberle uyanmak istiyorum.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz..
Ben teşekkür ederim…
En Çok Okunan Haberler