Sanliurfada.com’un katkılarıyla yaşanan aile sorunları ile bağlarının kuvvetlenmesi için A’dan Z’ye çözüm üreten ‘Aile İçi İletişim’ semineri düzenlendi.
Haber Giriş Tarihi: 30.03.2017 18:38
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Haber: Murat Doğan
Şair Nabi Konferans Salonu’nda Eğitimci-Yazar Dilek Çiftçi, Sosyolog–Eğitmen ve Aile Danışmanı Belgin Turan Satıcı’nın konuşmacı olarak katıldığı seminerde aile içindeki tüm sorunların çözümü hakkında bilgi aktarıldı.
Karı ve koca ilişkileri, anne çocuk ve baba çocuk ilişkileri, kardeşler arası diyalog ilişkileri ve aile bütününün mutlu aile olmasının yolları anlatılan seminere Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi’nin eşi Sema Çiftçi, BELSAN Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Faruk Habiboğlu, KAMER Vakfı Şanlıurfa Şubesi Başkanı Gülseren Kaplan, İşadamı Fuat Akbaş, Aktif İleti Şanlıurfa Şube Müdürü Bilal Doğan aileler ve öğrenciler katıldı.
Düzenlenen seminerde ailenin önemine değinen Eğitimci Yazar Dilek Çiftçi, ailenin bireyi eğiten, yetiştiren, ahlakı en iyi şekilde nakış etmeye çalışan bir birim olduğunu söyledi.
“Aile, dertlerin, sorunların çözüm kaynağıdır.” diyen Dilek Çiftçi, “Bazen aile de bir olay olabiliyor. Biz genelde liman görevi gören bir ailede bütün sıkıntılarımızı unutmak isteriz. Ama bazen ailelerimiz, bizim dert kaynağımızın yuvasını oluşturabiliyor. Bu dert kaynağı içerisinde sadece bir kadın ya da bir erkek değil, bunlardan hasır olan nesiller ve bu zincir birlikte gidiyor. İslam’a baktığımız zaman peygamberimiz evliliği belirlerken bazı hususlar üzerinde duruyor. Kadın 4 şey için nikâhlanır aslında bunu derken insanların zaafını da ortaya koyuyor. Güzelliği için, soyu, sopu için, zenginliği için ve dindarlığı için, peygamberimizin tavsiyesi şu oluyor; ‘Siz dindar olanını seçin’ kalbinde iman yerleşen muhakkak Allah’tan korktuğu için sınırlara dikkat edecek. Hepimiz sonuçta evli ve çocuk sahibi olmadan önce Allah’a yaratılmış kullarız.” dedi.
Çiftçi, “Bazen içimizde öyle bir duygu gelişir ki asillik, isyankârlık kabarabiliyor. Siz Allah’ın imanlarına itaat ederseniz, kendinizi günahlardan uzak tutacaksınız. Bazen eşinizin, evladınızın ya da babanızın sözü gücünüze gidebilir ama sizde Allah korkusu hâkimse siz o vicdanla baş başa kalacaksınız ve diyeceksiniz ki; ‘ya ne yapıyorum ben?’ Allah bizi öyle bir fıtratta yaratmış ki bizler kula kulluk yapmaya ehliyetli değiliz. Allah bizi yaratırken İslam fıtratı üzerine yaratıyor ve yaratırken şunu diyor; ‘senin bu anın ve beyninin içindeki aklın sadece bana itaat edecek ve sadece bana boyun eğecek’ çünkü insan kendinden kat kat üstün olana boyun eğecek. Mülkün sahibi olan Allah’tır ve bu bizi terbiye ediyor. Eşimize karşı bakışınızı değiştiriyor, evladımıza karşı bakışımızı değiştiriyor, yanlışlarımızı görmeye vesile oluyor. Bizler de düzeltemeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
‘Evlilik sadece bir kadın ya da erkeği etkilemez’
Evliliğin sadece bir kadın ya da erkeği etkilemediği sözlerinin altını çizen Dilek Çiftçi, “Sizin eşinizle aranızda şahitlik eden evlatlarınız var, siz farkında olmadan yaptığınız yanlışlarınız ya da doğrularınız var. Çocuklarınızı aile modeli ile çiziyorsunuz. Bu demek oluyor ki çocuklar, ailenin yansımasıdır. Çünkü onlar sizin eseriniz, siz onları nasıl yetiştirdiyseniz çocuklarınız karşınıza o mizaçla çıkıyorlar. Baktığımız evlilik şuuru oluşturulamayan, kendini hiçbir şekilde evliliğe hazırlayıp da yetiştirmeyen gençlerden, bireylerden aileler kuruluyor. Bu ciddi ve toplumsal bir sorundur. Çünkü baktığımızda boşanmalar kat kat arttı. Burada bir eksik, bir hata, bir yanlış var. O zaman biz bu yanlışın özellikle ailelerin maneviyatla beslenmedikleri rolü üzerinde duruyoruz. Hz. Fatıma çocuklarını yetiştirirken fedakarlık, hoşgörü, merhamet gibi duygularını baz alarak çocuklarını yetiştiriyor. Peki, bizler nasıl anne, babalar olduk; ‘Ben okumadım çocuğum okusun, ben yaşamadım çocuğum yaşasın, ben giymedim çocuğum giysin, ben eğlenmedim çocuğum eğlensin mantığıyla çocuklarımıza öyle bol rahatlıklar sundu ki ama bunları sunarken de çocuklarımıza İslami bir bilinç onların temelini atacak bir maneviyat vermeden sunduk. Bu yanlışı hep beraber yaptık. Aman onun çocuğunda var, neden benim çocuğumda yok, benimkisi neden mağdur olsun diye acınacak duruma geldik veyahut hırslarımız daha da büyüdü, çocuklarımızı yetiştirmek için yarışa girdik. Bu yarışı daha çok eğitim sahasında göstermeye başladık. Biz çocuklarımızı ihtiraslarımıza kurban ettik.” ifadelerini kullandı.
‘Hep anne ve babaların hakları söylenir’
Çiftçi, “Namaz kılan anne, babalar var fakat çocukları namaz kılmaz. Örtülü anneler vardır, evlatları örtülü değildir. Anne, baba hayır peşinde koşar, evladı keyif peşinde koşar. Bunun nedeni de biz sanki Allah’ın emirlerini sadece kendi üstümüze almışız. Bizim toplumumuza ve evladımıza karşı hiçbir görevimiz yok, her anne baba kendini kurtarmaya yönelik hareket ediyor. Eğer siz o çocuklarınıza İslami terbiye vermediyseniz, maneviyatını güçlendirmediyseniz, Müslümanlığını ve dinini öğretemediyseniz o çocuk anne, baba olarak kıyamet gününde sizin yakanıza yapışacak. Biz hep anne ve babaların haklarını söyleriz ama kimse kalkıp da evladın hakkını söylemez. Biz maneviyattan yoksun nesiler yetiştirdik. Şu an evlatlarımızla huzurumuz yok, işlerimizde huzurumuz yok, yuvalarımız dinamit gibi bırakın vahşetin senaryolarını her gün ekranlarda görüyoruz.” şeklinde konuştu
Belgin Turan: ‘Aile birbirine bağlı bir sistemdir’
“Aile yapısının tabiî ki dini boyutları da büyük bir önem arz ediyor.” diyen Sosyolog-Eğitmen ve Aile Danışmanı Belgin Turan, “Hepimizin bu dünyada bir hayat amacı var. evlenme çocuk sahibi olma gibi zorunluluk duyduğumuz bu alanlarda aslında bütün mesele oradan çıkıyor. Aile içinde birbirimize öğüt verme yerine birlikte ne yapmalıyız anlayışıyla hareket etmeliyiz. Aile içinde veya okulda birtakım sorunlar yaşanıyorsa kendi aranızda bu konuları paylaşabilirsiniz. İletişim bireyin doğduğu anda başlar. Biz akşama kadar konuşabiliriz ama önemli olan konuşmadaki vurgularımızdır. Bazı atasözlerimiz bile vurguya göre çok farklı anlamlar ortaya çıkarır. Asıl hedefimiz evlilik, aile gibi amaçlarımızı yönetebilmemizdir. ‘Canım’ kelimesi bile vurguya göre birçok anlam ortaya çıkarır. Aile kutsaldır; birbirine bağlı bir sistemdir. Aile içindeki iletişin az da olsa topluma yansıyor. Bu nedenle bunun tedbirini almak gerekir. Çocuklar genlerini daha çok anneden alıyor. Ne ekersen onu biçersin. Çocuklarda 0-6 yaş çok önemlidir.” şeklinde ifade etti.
Seminer sonunda Sanliurfada.com’un İmtiyaz Sahibi Abdulkadir Şanlı, programa katkı sağlayan Eğitimci-Yazar Dilek Çiftçi, Sosyolog-Eğitmen ve Aile Danışmanı Belgin Turan ve sunum yapan Ahmet Can’a plaket takdim etti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
‘A’dan Z’ye çözüm üreten ‘Aile İçi Semineri’ düzenlendi
Sanliurfada.com’un katkılarıyla yaşanan aile sorunları ile bağlarının kuvvetlenmesi için A’dan Z’ye çözüm üreten ‘Aile İçi İletişim’ semineri düzenlendi.
Haber: Murat Doğan
Şair Nabi Konferans Salonu’nda Eğitimci-Yazar Dilek Çiftçi, Sosyolog–Eğitmen ve Aile Danışmanı Belgin Turan Satıcı’nın konuşmacı olarak katıldığı seminerde aile içindeki tüm sorunların çözümü hakkında bilgi aktarıldı.
Karı ve koca ilişkileri, anne çocuk ve baba çocuk ilişkileri, kardeşler arası diyalog ilişkileri ve aile bütününün mutlu aile olmasının yolları anlatılan seminere Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi’nin eşi Sema Çiftçi, BELSAN Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Faruk Habiboğlu, KAMER Vakfı Şanlıurfa Şubesi Başkanı Gülseren Kaplan, İşadamı Fuat Akbaş, Aktif İleti Şanlıurfa Şube Müdürü Bilal Doğan aileler ve öğrenciler katıldı.
Düzenlenen seminerde ailenin önemine değinen Eğitimci Yazar Dilek Çiftçi, ailenin bireyi eğiten, yetiştiren, ahlakı en iyi şekilde nakış etmeye çalışan bir birim olduğunu söyledi.
‘Bazen ailelerimiz, dert kaynağımızın yuvasını oluşturabilir’
“Aile, dertlerin, sorunların çözüm kaynağıdır.” diyen Dilek Çiftçi, “Bazen aile de bir olay olabiliyor. Biz genelde liman görevi gören bir ailede bütün sıkıntılarımızı unutmak isteriz. Ama bazen ailelerimiz, bizim dert kaynağımızın yuvasını oluşturabiliyor. Bu dert kaynağı içerisinde sadece bir kadın ya da bir erkek değil, bunlardan hasır olan nesiller ve bu zincir birlikte gidiyor. İslam’a baktığımız zaman peygamberimiz evliliği belirlerken bazı hususlar üzerinde duruyor. Kadın 4 şey için nikâhlanır aslında bunu derken insanların zaafını da ortaya koyuyor. Güzelliği için, soyu, sopu için, zenginliği için ve dindarlığı için, peygamberimizin tavsiyesi şu oluyor; ‘Siz dindar olanını seçin’ kalbinde iman yerleşen muhakkak Allah’tan korktuğu için sınırlara dikkat edecek. Hepimiz sonuçta evli ve çocuk sahibi olmadan önce Allah’a yaratılmış kullarız.” dedi.
Çiftçi, “Bazen içimizde öyle bir duygu gelişir ki asillik, isyankârlık kabarabiliyor. Siz Allah’ın imanlarına itaat ederseniz, kendinizi günahlardan uzak tutacaksınız. Bazen eşinizin, evladınızın ya da babanızın sözü gücünüze gidebilir ama sizde Allah korkusu hâkimse siz o vicdanla baş başa kalacaksınız ve diyeceksiniz ki; ‘ya ne yapıyorum ben?’ Allah bizi öyle bir fıtratta yaratmış ki bizler kula kulluk yapmaya ehliyetli değiliz. Allah bizi yaratırken İslam fıtratı üzerine yaratıyor ve yaratırken şunu diyor; ‘senin bu anın ve beyninin içindeki aklın sadece bana itaat edecek ve sadece bana boyun eğecek’ çünkü insan kendinden kat kat üstün olana boyun eğecek. Mülkün sahibi olan Allah’tır ve bu bizi terbiye ediyor. Eşimize karşı bakışınızı değiştiriyor, evladımıza karşı bakışımızı değiştiriyor, yanlışlarımızı görmeye vesile oluyor. Bizler de düzeltemeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
‘Evlilik sadece bir kadın ya da erkeği etkilemez’
Evliliğin sadece bir kadın ya da erkeği etkilemediği sözlerinin altını çizen Dilek Çiftçi, “Sizin eşinizle aranızda şahitlik eden evlatlarınız var, siz farkında olmadan yaptığınız yanlışlarınız ya da doğrularınız var. Çocuklarınızı aile modeli ile çiziyorsunuz. Bu demek oluyor ki çocuklar, ailenin yansımasıdır. Çünkü onlar sizin eseriniz, siz onları nasıl yetiştirdiyseniz çocuklarınız karşınıza o mizaçla çıkıyorlar. Baktığımız evlilik şuuru oluşturulamayan, kendini hiçbir şekilde evliliğe hazırlayıp da yetiştirmeyen gençlerden, bireylerden aileler kuruluyor. Bu ciddi ve toplumsal bir sorundur. Çünkü baktığımızda boşanmalar kat kat arttı. Burada bir eksik, bir hata, bir yanlış var. O zaman biz bu yanlışın özellikle ailelerin maneviyatla beslenmedikleri rolü üzerinde duruyoruz. Hz. Fatıma çocuklarını yetiştirirken fedakarlık, hoşgörü, merhamet gibi duygularını baz alarak çocuklarını yetiştiriyor. Peki, bizler nasıl anne, babalar olduk; ‘Ben okumadım çocuğum okusun, ben yaşamadım çocuğum yaşasın, ben giymedim çocuğum giysin, ben eğlenmedim çocuğum eğlensin mantığıyla çocuklarımıza öyle bol rahatlıklar sundu ki ama bunları sunarken de çocuklarımıza İslami bir bilinç onların temelini atacak bir maneviyat vermeden sunduk. Bu yanlışı hep beraber yaptık. Aman onun çocuğunda var, neden benim çocuğumda yok, benimkisi neden mağdur olsun diye acınacak duruma geldik veyahut hırslarımız daha da büyüdü, çocuklarımızı yetiştirmek için yarışa girdik. Bu yarışı daha çok eğitim sahasında göstermeye başladık. Biz çocuklarımızı ihtiraslarımıza kurban ettik.” ifadelerini kullandı.
‘Hep anne ve babaların hakları söylenir’
Çiftçi, “Namaz kılan anne, babalar var fakat çocukları namaz kılmaz. Örtülü anneler vardır, evlatları örtülü değildir. Anne, baba hayır peşinde koşar, evladı keyif peşinde koşar. Bunun nedeni de biz sanki Allah’ın emirlerini sadece kendi üstümüze almışız. Bizim toplumumuza ve evladımıza karşı hiçbir görevimiz yok, her anne baba kendini kurtarmaya yönelik hareket ediyor. Eğer siz o çocuklarınıza İslami terbiye vermediyseniz, maneviyatını güçlendirmediyseniz, Müslümanlığını ve dinini öğretemediyseniz o çocuk anne, baba olarak kıyamet gününde sizin yakanıza yapışacak. Biz hep anne ve babaların haklarını söyleriz ama kimse kalkıp da evladın hakkını söylemez. Biz maneviyattan yoksun nesiler yetiştirdik. Şu an evlatlarımızla huzurumuz yok, işlerimizde huzurumuz yok, yuvalarımız dinamit gibi bırakın vahşetin senaryolarını her gün ekranlarda görüyoruz.” şeklinde konuştu
Belgin Turan: ‘Aile birbirine bağlı bir sistemdir’
“Aile yapısının tabiî ki dini boyutları da büyük bir önem arz ediyor.” diyen Sosyolog-Eğitmen ve Aile Danışmanı Belgin Turan, “Hepimizin bu dünyada bir hayat amacı var. evlenme çocuk sahibi olma gibi zorunluluk duyduğumuz bu alanlarda aslında bütün mesele oradan çıkıyor. Aile içinde birbirimize öğüt verme yerine birlikte ne yapmalıyız anlayışıyla hareket etmeliyiz. Aile içinde veya okulda birtakım sorunlar yaşanıyorsa kendi aranızda bu konuları paylaşabilirsiniz. İletişim bireyin doğduğu anda başlar. Biz akşama kadar konuşabiliriz ama önemli olan konuşmadaki vurgularımızdır. Bazı atasözlerimiz bile vurguya göre çok farklı anlamlar ortaya çıkarır. Asıl hedefimiz evlilik, aile gibi amaçlarımızı yönetebilmemizdir. ‘Canım’ kelimesi bile vurguya göre birçok anlam ortaya çıkarır. Aile kutsaldır; birbirine bağlı bir sistemdir. Aile içindeki iletişin az da olsa topluma yansıyor. Bu nedenle bunun tedbirini almak gerekir. Çocuklar genlerini daha çok anneden alıyor. Ne ekersen onu biçersin. Çocuklarda 0-6 yaş çok önemlidir.” şeklinde ifade etti.
Seminer sonunda Sanliurfada.com’un İmtiyaz Sahibi Abdulkadir Şanlı, programa katkı sağlayan Eğitimci-Yazar Dilek Çiftçi, Sosyolog-Eğitmen ve Aile Danışmanı Belgin Turan ve sunum yapan Ahmet Can’a plaket takdim etti.
En Çok Okunan Haberler