Şanlıurfa’da ‘beyaz altın’ olarak adlandırılan pamuk hasadına başlandı. Kavurucu sıcağın yaşandığı ve 2 ay sürecek hasat mevsiminde işçiler ovada hummalı bir şekilde çalışıyor.
Haber Giriş Tarihi: 14.09.2015 09:34
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Ahmet Meral/Şanlıurfa OLAY
GAP'ın merkezinde yer alan Şanlıurfa’da son yıllarda açılan sulama alanlarıyla birlikte bölge çiftçisi, ''Beyaz altın'' olarak da adlandırılan pamuk ekimine ağırlık veriyor. Türkiye'nin toplam pamuk üretiminin yüzde 40'ının karşılandığı Şanlıurfa'da pamuk hasadı başladı. 3 ay sürecek olan hasat mevsimiyle birlikte tarlalarda işçiler hummalı bir şekilde çalışmaya başladı. Çiftçiler, Yaklaşık 2 ay sürmesi tahmin edilen hasat dönemi Harran Ovası'nda dönemin bu yıl bereketli geçmesini ümit ediyor.
Sıcak ama ne yapalım
Sabahın erken saatlerinde başlayan bu maratonun güneş batımına kadar devam ettiğini belirten Mehmet Kaçmaz, “ Her yıl olduğu gibi bu yılda toplama mevsimi geldi. Belki de en kötü iş arasında sayacağımız pamuk işçiliği inanın en lanet iş. Bende istemezdim toplamayı fakat kısa sürmesinden dolayı da olsa katlanıyoruz. Yoksa çekilecek bir iş değil. Hava zaten sıcak bide tarlanın içinde bu sıcaklık iki katına çıkıyor. Bunun yanında bir sabahtan akşama kadar eğilmiş bir şekilde önlük dediğimiz bu pamuk çuvalını yaklaşık 10 kilo sürükleyerek çalışıyoruz. Aile olarak çalıştığımız için mecbur katlanıyoruz öyle 2 ay gibi bir süre” dedi.
Pamukta verim beklentiler düzeyinde
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pamukta hasadın sürdüğünü bildirerek, “Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgiye göre, pamukta verim beklentiler düzeyinde, üretimde bir sıkıntı görünmüyor” dedi.Bayraktar, yaptığı açıklamada, halen tüketimin karşılanamadığı pamukta üretimin artırılması için 55 kuruştan 65 kuruşa yükseltilen primin 1 liraya çıkarılması, Şubat-Mart aylarında ödenmesi, girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini belirtti.
Pamukta hasadın devam ettiğini, üretimin geçen yılki gibi 2 milyon 350 bin ton dolaylarında beklendiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:“Pamukta üretimdeki değişimin, ekim alanı ve verimle, ekim alanının ise üreticinin kazancıyla, ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de verimde sorun yok. Pamukta verimliliğimiz yüksek, maliyetlerimiz de yüksek. Maliyetlerin yüksek olmasından dolayı üreticinin kazancı yeterli değil. Fiyatlar düşük, daha fazla destek sağlanmalı. Ekim alanlarındaki azalmanın belli başlı nedenleri içinde, tarımımızın yapısal sorunları, yüksek olan girdi fiyatlarının üretim maliyetlerini yükseltmesi gelmektedir. Bilindiği üzere pamuk, gümrük birliğinden dolayı tarife uygulaması yapamadığımız tek tarımsal üründür. Sıfır gümrükle pamuk ithal ediliyor. Gümrüklerle koruyamıyoruz. Maliyeti düşük ülkelerle rekabette zorlanıyoruz. İthalatı önlemek için pamuk daha fazla desteklenmeli. Bütün bunlar, pamuk üreticimizin diğer ülkelerin pamuk üreticileriyle rekabetini güçleştiriyor. Ekim alanları giderek daralıyor ve üreticimiz pamuk yerine farklı ürünlerin tarımını yapmaya yöneliyor.”
-“Pamuk önemli bir stratejik ürün”-
Pamuğun tarım ürünleri arasında sağladığı yüksek katma değer ile istihdam oluşturan, tarım ve sanayi sektörlerinin bütünleşmesinde rol oynayan, ihracata yönelik, dünya tarım ürünleri ticaretinde önemli bir stratejik ürün olduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:“Özellikle Türk tekstil sanayinin toplam ihracat içindeki payı, kazandırdığı döviz, sağladığı katma değer, oluşturduğu istihdam, ülkemizde milyonlarca kişinin bu faaliyetin içinde olmasını sağlamıştır. Bütün bunlar, tekstil sanayinin hammaddesi pamuğun ekonomik hacminin ne denli büyük olduğunu ortaya koymuştur.Hal böyleyken son yıllarda pamuk veriminde ülkemiz dünyada ilk sıralarda yer almasına karşın, son 10 yılda ekim alanlarındaki daralma nedeniyle, pamuk tüketimimiz karşılanamadığı için pamuk ithalatı yapmak zorunda kalıyoruz. Ülkemiz her yıl ithal ettiği pamuğa 2 milyar dolara yakın döviz ödüyor.Prim sistemi, özellikle üretimi yönlendirme ve üretici gelir seviyesinin korunması açısından önemli. Destekleme priminin 1 lira olması ve bu desteğin Şubat-Mart aylarında vejetasyon dönemi başlamadan üreticinin eline geçmesi gerekiyor.”
Acil tedbir alınmaması durumunda pamukta üreticinin üretimi sürdürmesinin zor olduğunu belirten Bayraktar, “Daha fazla ithalat yapmak zorunda kalırız. Desteği artırarak sürdürmemiz elzem” dedi.
Üreticimizin maliyetini karşılayamadığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:“Pamuk, alternatiflerine göre mazot gübre, tohumluk, ilaç gibi girdilerin yoğun olarak kullanıldığı bir bitki. Çiftçimizin üretimini sürdürmesi için kar etmesi bir mecburiyet. Ülkemizde girdi fiyatlarının yüksek olmasının da etkisiyle diğer ülke pamuk üreticileriyle rekabet edemeyen üreticimizin, önümüzdeki yıllarda pamuk üretiminden vazgeçmesi ister istemez gündeme gelecek. Girdi maliyetlerini azaltmak için, sulama masrafı ve tohumluk, ilaç, gübre, elektrik, mazot gibi kalemlerden alınan KDV ve ÖTV oranları düşürülmelidir.”( Haber Merkezi)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ovada, beyaz altın hasadı başladı
Şanlıurfa’da ‘beyaz altın’ olarak adlandırılan pamuk hasadına başlandı. Kavurucu sıcağın yaşandığı ve 2 ay sürecek hasat mevsiminde işçiler ovada hummalı bir şekilde çalışıyor.
Ahmet Meral/Şanlıurfa OLAY
Sabahın erken saatlerinde başlayan bu maratonun güneş batımına kadar devam ettiğini belirten Mehmet Kaçmaz, “ Her yıl olduğu gibi bu yılda toplama mevsimi geldi. Belki de en kötü iş arasında sayacağımız pamuk işçiliği inanın en lanet iş. Bende istemezdim toplamayı fakat kısa sürmesinden dolayı da olsa katlanıyoruz. Yoksa çekilecek bir iş değil. Hava zaten sıcak bide tarlanın içinde bu sıcaklık iki katına çıkıyor. Bunun yanında bir sabahtan akşama kadar eğilmiş bir şekilde önlük dediğimiz bu pamuk çuvalını yaklaşık 10 kilo sürükleyerek çalışıyoruz. Aile olarak çalıştığımız için mecbur katlanıyoruz öyle 2 ay gibi bir süre” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pamukta hasadın sürdüğünü bildirerek, “Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgiye göre, pamukta verim beklentiler düzeyinde, üretimde bir sıkıntı görünmüyor” dedi.Bayraktar, yaptığı açıklamada, halen tüketimin karşılanamadığı pamukta üretimin artırılması için 55 kuruştan 65 kuruşa yükseltilen primin 1 liraya çıkarılması, Şubat-Mart aylarında ödenmesi, girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini belirtti.
Pamukta hasadın devam ettiğini, üretimin geçen yılki gibi 2 milyon 350 bin ton dolaylarında beklendiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:“Pamukta üretimdeki değişimin, ekim alanı ve verimle, ekim alanının ise üreticinin kazancıyla, ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de verimde sorun yok. Pamukta verimliliğimiz yüksek, maliyetlerimiz de yüksek. Maliyetlerin yüksek olmasından dolayı üreticinin kazancı yeterli değil. Fiyatlar düşük, daha fazla destek sağlanmalı. Ekim alanlarındaki azalmanın belli başlı nedenleri içinde, tarımımızın yapısal sorunları, yüksek olan girdi fiyatlarının üretim maliyetlerini yükseltmesi gelmektedir. Bilindiği üzere pamuk, gümrük birliğinden dolayı tarife uygulaması yapamadığımız tek tarımsal üründür. Sıfır gümrükle pamuk ithal ediliyor. Gümrüklerle koruyamıyoruz. Maliyeti düşük ülkelerle rekabette zorlanıyoruz. İthalatı önlemek için pamuk daha fazla desteklenmeli. Bütün bunlar, pamuk üreticimizin diğer ülkelerin pamuk üreticileriyle rekabetini güçleştiriyor. Ekim alanları giderek daralıyor ve üreticimiz pamuk yerine farklı ürünlerin tarımını yapmaya yöneliyor.”
Pamuğun tarım ürünleri arasında sağladığı yüksek katma değer ile istihdam oluşturan, tarım ve sanayi sektörlerinin bütünleşmesinde rol oynayan, ihracata yönelik, dünya tarım ürünleri ticaretinde önemli bir stratejik ürün olduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:“Özellikle Türk tekstil sanayinin toplam ihracat içindeki payı, kazandırdığı döviz, sağladığı katma değer, oluşturduğu istihdam, ülkemizde milyonlarca kişinin bu faaliyetin içinde olmasını sağlamıştır. Bütün bunlar, tekstil sanayinin hammaddesi pamuğun ekonomik hacminin ne denli büyük olduğunu ortaya koymuştur.Hal böyleyken son yıllarda pamuk veriminde ülkemiz dünyada ilk sıralarda yer almasına karşın, son 10 yılda ekim alanlarındaki daralma nedeniyle, pamuk tüketimimiz karşılanamadığı için pamuk ithalatı yapmak zorunda kalıyoruz. Ülkemiz her yıl ithal ettiği pamuğa 2 milyar dolara yakın döviz ödüyor.Prim sistemi, özellikle üretimi yönlendirme ve üretici gelir seviyesinin korunması açısından önemli. Destekleme priminin 1 lira olması ve bu desteğin Şubat-Mart aylarında vejetasyon dönemi başlamadan üreticinin eline geçmesi gerekiyor.”
Acil tedbir alınmaması durumunda pamukta üreticinin üretimi sürdürmesinin zor olduğunu belirten Bayraktar, “Daha fazla ithalat yapmak zorunda kalırız. Desteği artırarak sürdürmemiz elzem” dedi.
Üreticimizin maliyetini karşılayamadığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:“Pamuk, alternatiflerine göre mazot gübre, tohumluk, ilaç gibi girdilerin yoğun olarak kullanıldığı bir bitki. Çiftçimizin üretimini sürdürmesi için kar etmesi bir mecburiyet. Ülkemizde girdi fiyatlarının yüksek olmasının da etkisiyle diğer ülke pamuk üreticileriyle rekabet edemeyen üreticimizin, önümüzdeki yıllarda pamuk üretiminden vazgeçmesi ister istemez gündeme gelecek. Girdi maliyetlerini azaltmak için, sulama masrafı ve tohumluk, ilaç, gübre, elektrik, mazot gibi kalemlerden alınan KDV ve ÖTV oranları düşürülmelidir.”( Haber Merkezi)
En Çok Okunan Haberler