Velilere karne uyarısı

Aziz Çiftçi/Şanlıurfa OLAY

2014 - 2015 eğitim öğretim yılının ilk yarısı bugün sona erecek. Okul çağında çocuğu olan aileler ise bu günlerde çocukları ile birlikte karne heyecanı yaşıyor.Yarıyıl tatili için ailelere önerilerde bulunan Uzman Psikolojik Danışman İbrahim Karatüme, gazetemize açıklamalarda bulundu. “Karne bir çocuğun zeka ölçüsü ve kişilik yapısını yansıtmaz” diyen Karatüme,  karne çocuğun  o dönemde ki ders başarısı olduğunu ve  çocuğu yargılamanın ve şiddete maruz kalmalarının doğru bir davranış olmadığını belirtti.

 İntiharlara kadar gidebilir

Karatüme, “ Bu yola başvuran aileler çocuğun ruhsal yapısına bir çok olumsuzluklara neden oluyor. Çocuğun evden kaçmasından tutunda, intiharlara kadar gidebilir. Onun için aile gelen karneyi şu şekilde değerlendirmeli. Bu karne benim çocuğumun ders başarısını, akademik yapısını ölçen, ölçütte değil bir değerlendirme olarak görmelidir. Değerlendirmelerde eksik yönleri olan çocuğu bu durum için bir planlama yaparak önümüzde ki dönem için düzeltmeye nasıl gidilmesi gerektiğini konuşmalıdırlar” dedi.

 Anne-baba kendini sorgulamalı

Verilen karnenin sadece çocuğun değil aynı zamanda ailenin de karnesi olduğuna dikkat çeken Karatüme, “ Çünkü çocuk o süreçte elinden geleni yaptığını düşünürsek,  anne, baba kendilerine bunu sormalı biz yeteri kadar üstümüze düşeni yaptık mı? Başarılı çocuğun nasıl ailesinin de bir payı olduğunu düşünüyorsak.  Burada kötü not alan çocuğunda ailesinin de bir payı olduğunu düşünmelidir” şeklinde konuştu.   Karatüme, karnenin kötü olmasının dünyanın sonu olmadığını ve ailelerin bunun bilincinde olması gerektiğini hatırlattı. Karatüme, “Bu demek değildir çocuk başarısızdır. Okul hayatında çok başarılı olupta hayatta başarısız olan bir çok insan var.  Okul hayatında başarılı olup ta hayatta başarılı olmayan birçok insanda var. Önemli olan aile ve çocuğu oturup bunu değerlendirmesini yapıp eksiklerini giderebilmesidir” İfadelerini kullandı.

 Aileler kıyaslama yapmamalı

Bu konuda ailelerin nasıl davranması gerektiğini de belirten Karatüme, “Düşük not başarı göstergesi değildir. Başarını sadece ölçütü karne değildir aileler bunu kabul etmelidir. Aileler hep bir kıyaslamaya gidiyor. Çocuğunu bir başka çocukla kıyaslamasını yapıyor. Bunun karnesi yüksek bak bu başarılı diye, bu tamamen yanlış bir düşüncedir. Her insan bireysel olarak farklıdır. Benim farklı bir özelliğim bulunurken bir başka kişi farklı bir özelliği var. Doğal olarak çocuğunuzu bir başka çocukla kıyaslamak doğru değildir. O zaman çocuk kendi benliğinde sıyrılıp o kıyasladığımız çocuğu taklit etmeye başlar. O zaman bunu da başaramadığı zaman içsel bir çöküntü yaşar. Farklı bir psikolojik duruma, depresyona girebilir. Buda toplumdan soğumasına aileden uzaklaşmasına neden olur. Çocuğu kendisiyle kıyaslayın. Kıyaslamayı illa yapacaksanız çocuğun önce ki dönemlerle kıyaslayın. Daha önce ki dönemde karne daha güzeldi veya çocuğunuza  o döneme göre güzel bir başarı sağladığını söyleyebilirsiniz.Bir bireyin sürekli olarak başarısız olduğu yöne odaklanırsanız başarılarını göremezsiniz” İfadelerine yer verdi.

 Ceza verilmemeli

Cezanın başarıyı getirmediğini vurgulayan Uzman Psikolojik Danışman İbrahim Karatüme, “ Karnesinin zayıf olmasında dolayı asla cezaya başvurulmamalıdır. Ceza başarıyı getirmez. Aksine Çocukla aile arasında kopmalara neden olur. Cezai bir sistem olmadan çocuk aile arasında içi iletişimi sağlayabilmelidir.Başarılı olan çocuğu da aileler hediyelere boğmamalıdır. Çocuğun cinsiyetine yaşına uygun ufakta olsa başarıyı teşvik etme amaçlı verilmelidir. Aşırı hediye çocuğu doyumsuzluğa sevk eder” dedi

 Önce tatil sonra ders

 Karatüme açıklamalarına şöyle  devam etti: “Bir sonra ki dönem için çocuğun zihinsel, Psikolojik, duygusal ve fiziksel olarak dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bir sonra ki döneme rahat bir şekilde hazırlanmalıdır. Aile çocuğa dinlenme izni vermeden hadi ders çalış notlarını düzelt gibi ifadelerle çocuğun üstüne gitmemelidir. Hepimiz nasıl tatillerde dinleniyorsak çocuğunda dinlenmesi gerekiyor. Başarılı olmasını istiyorsak çocuğun dinlenmesine karışmamamız gerekiyor. Tabi bu aşırı bir şekilde özgür bırakma anlamına da gelmesin.Düşük not alan çocuk, Bunu kişisel başarısı olarak görmemeli bunu sadece ben bu derste başarılı değilim diyebilmelidir. Hangi derste başarısızsa eksiklerini tespit etmeli ve düzelme yollarına gitmelidir. Çocukta şu oluşmamalıdır. Ben çok başarısızım hayatta da başarısız olacağım diye düşünmemelidir.Evde çocuk sürekli bir şekilde eleştirilmemelidir. Tabi ki Aile bunu değerlendirmeli ama bir kere çocuğunda görüşü alınarak oturup bunu değerlendirmelidir. sürekli çocuğa başarısızsın deyip tatilini zehir etmemelidir. Bunu sürekli dillendirilmesine gereksizdir.Kitap okuma konusunda çocuklarına ne kadar rol model olabildim. Nasihat değil nasihatten öte çocuklar gördüklerine yapmaya daha yatkınlar. Kavgasız, gürültüsüz bir ortam sağlayabildik mi ? sağlıklı çalışacak bir ortam sağladık mı? Ders çalışma sorumluluğunu verebildik mi?  yapılan ara sınavlarda çocuğun notlarını takip ettik mi? çocuğun öz güven kazanmasına yardımcı olduk mu? yoksa sürekli eleştir azarlayarak mı? bu zaman kadar çocukla yıl boyu hiç ilgilenmede dönem sonu çocuktan başarı beklemek doğru değildir Aile bunu yapmıyorsa yargılama hakkına da sahip değildir. Her şeyin iletişimle halledilir. iletişim iyiyse çözüm kolay iletişim kötüyse çözümde zor.”