Üniversite sınavına sayılı günler kala uzmanlar, kaygılı olan YGS sınavına girecek öğrencileri uyarıyor. Uzman Psiklojik Danışmanı Bozan Doğan, “Yüksek düzeydeki sınav stresi ve kaygısının öğrencilerin bildiklerini de ortaya koyabilmelerine engel olur” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 18.02.2015 10:59
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Aziz Çiftçi/Şanlıurfa OLAY
ÜNİVERSİTEYE giriş sınavı olan YGS sınavına yaklaşık bir aydan kısa bir süre kaldı. Şanlıurfa’da da binlerce öğrenci bu sınava girecek. Kişinin geleceğinin belirleme etken olan bu sınava girecek olan öğrencileri şimdiden sınav stresi bastırdı. Uzmanlar ise, kaygılı olan YGS sınavına girecek öğrencileri uyarıyor.
Motivasyon düzeylerini etkiler
Bu konuda öğrenci kadar ailelere de büyük görev düştüğünü belirten Şanlıurfa Danışmanlık Ve Rehberlik Bölüm Başkanı Bozan Doğan, “ Bu sınava (YGS) girecek olan öğrencilerin az da olsa kaygı yaşamalarının onların motivasyon düzeylerini etkiler. Bu sınav performansını etkiliyor. Sınavlarda kaygılanan öğrenciler, yaşadıkları kaygının yoğunluğuna bağlı olarak, sınav esnasında yetersizlik, çaresizlik, endişe, telaşlanma, paniğe kapılma gibi negatif duyguların yanı sıra, aşırı ölçüde terleme, kalp çarpıntısı, cezalandırılma beklentileri, statü ve benlik saygısında azalmalar ve benzeri bir takım reaksiyonlar gösterir. Böyle bir durumda bireyin zihninde oluşan marazi düşüncelerle benliğine yönelik yetersizlik duyguları, onu dikkatini sınav soruları üzerinde toplayabilmekten alıkoyar” dedi.
Paniğe kapılmasınlar
Doğan, “Bir türlü sınava konsantre olamamakta, zaman ilerledikçe kalan tüm soruları yanıtlayamayacağı endişesiyle çaresizlik duyguları içinde paniğe kapılmaması gerektğini belirtti. Doğan, “Böyle bir durum içindeki aday, sınav esnasında beliren bu türden olumsuz tepkilerden biran önce kurtulabilmek için, bilinçsiz bir biçimde de olsa, bir an önce sınavı terk etmeye meylederken, cevabını bildiği birçok sorunun doğru yanıtını hatırlayamamakta ya da bu sorulara da yanlış cevaplar verebilir" şeklinde konuştu.
Günlük düzenli yürüyüşler yapılmalı
Bu tür konularda biz her türlü hizmet ücretsiz olarak verdiklerine dikkat çeken Doğan, “Bu konuda uzmanlaşmış psikolog, psikiyatristlere başvurmaları, bu tür kaynaklardan profesyonel yardım almak kaygıyı yenmede etkilidir. Sınav kaygısı ile başa çıkabilmeniz için öncelikle sınava yeterince hazırlanmış olmak gerekir. Özellikle sınava yakın günlerde sabahlara kadar çalışıp, uykusuz kalınmamalı. Günlük düzenli yürüyüşler yapılmalı. Sınava bir iki gün kala çalışmalar bırakılmalı. 'Ancak sınavda başarılı olursam değerliyim' düşüncesinden uzak durulmalı ve 'Yeterince çalıştım, başaracağım' denilmeli. Gibi düşüncelerden uzak durulmalıdır” İfadelerini kullandı.
Popüler söylemlerin gereği yoktur
Bu konuda aileleri de uyaran Doğan, “Sınavdan önceki gün yetişkinlerin yapabileceği en iyi şey; evde sükûneti ve dinginliği sağlamak olabilir. Bu da, düşünülenin aksine, az konuşmaktan geçer. Ertesi gün sınava girecek çocuğa daha önce defalarca duyduğu şeyleri hatırlatmanın, hatta “rahat ol, kafaya takma” gibi popüler söylemlerin gereği yoktur. Çocuğun sevdiği bir aktiviteye eğer davet ederse- iştirak etmek, konuşmak isterse dinlemek, beden dilimizle, bakışlarımızla rahatlatıcı olabilmek yeter de artar” diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Sınav yaklaştı...
Üniversite sınavına sayılı günler kala uzmanlar, kaygılı olan YGS sınavına girecek öğrencileri uyarıyor. Uzman Psiklojik Danışmanı Bozan Doğan, “Yüksek düzeydeki sınav stresi ve kaygısının öğrencilerin bildiklerini de ortaya koyabilmelerine engel olur” dedi.
Aziz Çiftçi/Şanlıurfa OLAY
Bu konuda öğrenci kadar ailelere de büyük görev düştüğünü belirten Şanlıurfa Danışmanlık Ve Rehberlik Bölüm Başkanı Bozan Doğan, “ Bu sınava (YGS) girecek olan öğrencilerin az da olsa kaygı yaşamalarının onların motivasyon düzeylerini etkiler. Bu sınav performansını etkiliyor. Sınavlarda kaygılanan öğrenciler, yaşadıkları kaygının yoğunluğuna bağlı olarak, sınav esnasında yetersizlik, çaresizlik, endişe, telaşlanma, paniğe kapılma gibi negatif duyguların yanı sıra, aşırı ölçüde terleme, kalp çarpıntısı, cezalandırılma beklentileri, statü ve benlik saygısında azalmalar ve benzeri bir takım reaksiyonlar gösterir. Böyle bir durumda bireyin zihninde oluşan marazi düşüncelerle benliğine yönelik yetersizlik duyguları, onu dikkatini sınav soruları üzerinde toplayabilmekten alıkoyar” dedi.
Doğan, “Bir türlü sınava konsantre olamamakta, zaman ilerledikçe kalan tüm soruları yanıtlayamayacağı endişesiyle çaresizlik duyguları içinde paniğe kapılmaması gerektğini belirtti. Doğan, “Böyle bir durum içindeki aday, sınav esnasında beliren bu türden olumsuz tepkilerden biran önce kurtulabilmek için, bilinçsiz bir biçimde de olsa, bir an önce sınavı terk etmeye meylederken, cevabını bildiği birçok sorunun doğru yanıtını hatırlayamamakta ya da bu sorulara da yanlış cevaplar verebilir" şeklinde konuştu.
Bu tür konularda biz her türlü hizmet ücretsiz olarak verdiklerine dikkat çeken Doğan, “Bu konuda uzmanlaşmış psikolog, psikiyatristlere başvurmaları, bu tür kaynaklardan profesyonel yardım almak kaygıyı yenmede etkilidir. Sınav kaygısı ile başa çıkabilmeniz için öncelikle sınava yeterince hazırlanmış olmak gerekir. Özellikle sınava yakın günlerde sabahlara kadar çalışıp, uykusuz kalınmamalı. Günlük düzenli yürüyüşler yapılmalı. Sınava bir iki gün kala çalışmalar bırakılmalı. 'Ancak sınavda başarılı olursam değerliyim' düşüncesinden uzak durulmalı ve 'Yeterince çalıştım, başaracağım' denilmeli. Gibi düşüncelerden uzak durulmalıdır” İfadelerini kullandı.
Bu konuda aileleri de uyaran Doğan, “Sınavdan önceki gün yetişkinlerin yapabileceği en iyi şey; evde sükûneti ve dinginliği sağlamak olabilir. Bu da, düşünülenin aksine, az konuşmaktan geçer. Ertesi gün sınava girecek çocuğa daha önce defalarca duyduğu şeyleri hatırlatmanın, hatta “rahat ol, kafaya takma” gibi popüler söylemlerin gereği yoktur. Çocuğun sevdiği bir aktiviteye eğer davet ederse- iştirak etmek, konuşmak isterse dinlemek, beden dilimizle, bakışlarımızla rahatlatıcı olabilmek yeter de artar” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler